Makale Dizini
İnsanın temel yaşam felsefesi, yaşam süresini arttırabilmek için kendisine zarar veren her türlü zararlı etkenden (Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif ) uzak durmasıdır. Genlerimiz üzerine çalışan bilim adamları DNA’nın ölümsüz olduğu belirtmektedirler.
Bilimsel ve teknik gelişmelerin insan yaşamına ucuz, kaliteli, verimli ve risk unsuru içermeden sunulması, insani ve temel bir sorumluluktur.
“Benim çocuğum cep telefonunu benden iyi kullanıyor.”
Çevrenizde minicik çocukların ellerinde cep telefonu olduğunu görmüşsünüzdür. Anne ve babaya karmaşık gelen yeni model cep telefonunu evin küçük bireyi büyük bir ustalıkla kullanmaktadır. Anne ve babalar hayranlıkla çocuklarının cep telefonu kullanmasını izlerken büyük bir gururla
“Zamane çocukları bir harika. O karmaşık aleti nasıl da büyük bir ustalıkla kullanıyor, ben bile hala kullanmayı beceremezken…’. diyorlar.
Başka bir anne ise ”Benim çocuğum daha ilkokula bile gitmiyordu. Bir bilseniz, okuma yazma bile bilmiyorken kısa zamanda o minik elleriyle nasıl da cep telefonunu kullanmaya başladı.”
Diğer anne hiç altta kalır mı? ”O da bir şey mi? Benim çocuğum daha 10 aylıkken eline cep telefonunu alır, sanki karşısında biri varmış gibi kulağına götürürdü. Ben iş yaparken eline cep telefonunu verirdim. Cep telefonundaki oyunları oynar, oyalanır ben de rahatlıkla evin işini yapabilirdim.”
Hatta sohbet esnasında bebeği ağlayan arkadaşına bilgiç bir eda ile tavsiyede bile bulunur ”Oğlum bebekken ağladığında kulağına cep telefonu dayar, müzik dinletirdim. Müziği dinleyince bebeğim ninni dinler gibi nasıl da sakinleşir, mışıl mışıl uyurdu bir bilsen. Hemen sen de…….müziği dinlet. Bak uzmanlar söyledi. Bu müzik bebeğin zekasını artırırmış. Bak abla sözü dinle, büyüklerinin tecrübelerinden yararlan….’
Bu diyaloglar size tanıdık geldi mi? Yukarıdaki diyaloğu sakın ola ki farazi bir diyalog sanmayın, Tamamı ile gerçek diyaloglardan seçilmiştir. Maalesef günümüzde ebeveynler adeta kendi çocuklarının cep telefonu kullanma konusundaki becerileri ile yarışmaktadırlar. Şüphesiz bir anne- baba için çocukları hayatta en değerli varlıklarıdır. Hiçbir anne-baba çocuğuna bilerek zarar vermez. Bu nedenle 7-8/10/ 2011 tarihlerinde Elektrik Mühendisleri Odası, İstanbul Barosu ve Tabipler Birliğinin ortaklaşa düzenlediği ‘Elektromanyetik Alanlar ve etkileri sempozyumu’ na katılan başta ABD Ulusal Bilimler Akademisi’nde toksikoloji ve çevreci araştırmalar kurulunun kurucu direktörü Devra Lee Davis olmak üzere, ülkemizdeki değerli bilim adamlarının yapmış oldukları bilimsel çalışmaların ışığında paylaştıkları bilgiler, bütün insanlığın nasıl bir tehdit altında olduğu konusunda insanları tekrar tekrar aydınlatmanın bir insanlık görevi olduğunu göstermiştir. Bu nedenle Elektromanyetik Alanların insan ve çevreyi nasıl etkilediği konusunda derlediğimiz kapsamlı bir çalışmayı okuyacaksınız.
- Evimizde, işyerimizde kısaca günlük hayatımızda kullandığımız teknoloji harikaları olarak gördüğümüz, hayatımızı kolaylaştıran cep telefonları, mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, bilgisayar, tıraş makinesi, televizyon…..vb, yüksek gerilim hatlarının sağlığınızı tehdit ettiğini biliyor musunuz….?
- Özellikle çocuklarda ve gençlerde beyin gelişimine zarar verdiği, çocuklarda beyin kanserinin (glimoa) büyük bir hızla arttığını, baş ağrısı, alerji, uykusuzluk, yorgunluk…vb sebep olduğunu , 10 yıl ve daha fazla süre cep telefonu kullananlarda glioma( beyin tümörü) riskinin arttığını, biliyor musunuz….?
- Anne adayı hamile kadınların cep telefonu ile konuştuğunda;
bebeğin en güvenli olması gereken daha anne karnında bile nasıl bir tehlike içinde olduğunu, düşük tehlikesi riskinde olduğunu biliyor musunuz…….? - Hamilelerin cep telefonu kullandığında embriyonun gelişmesine ve beyin hücrelerinin gelişimine zarar verme riski olabileceğini ,
- Sperm sayı ve kalitesinden bozulma, hatta DNA’da hasar oluşturabileceğini, bu duruma bir önlem alınmadığı takdirde; erkeklerin hamile bırakma yeteneğinin kaybolacağını ve erkek neslinin azalacağını biliyor musunuz…?
Teknolojik aletler her geçen gün yaşamımıza biraz daha fazla girmektedirler. Alarmlı saatler, cep telefonları, telsiz telefon sistemleri, ev ve ofislerimizde kullandığımız bilgisayarlar, mikrodalga fırınlar, çanak antenler, televizyon ve radyolar, evde ve işyerlerinde kullandığımız elektrikli cihazlar artık modern yaşamımızın nerede ise ayrılmaz birer parçası oldu. Birçok alanda kullandığımız bu teknolojik aletler, yaşam standardımızı yükseltirken diğer yandan yaydıkları elektromanyetik enerji ile birçok kısa ve uzun dönem etkileri görülebilecek risk olasılıklarını da beraberinde getirmektedirler. Teknoloji yaşamımızı kolaylaştırırken, sağlığımızı da tehdit etmektedir. Eğer bu aletlerden vazgeçemiyorsanız, sağlığınıza olası etkileri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışarak ve kullanımınızı sınırlayarak en azından kendinizi ve çocuklarınızı koruyabilirsiniz.
Günümüzde teknolojinin gelişimiyle elektromanyetik dalga, elektromanyetik alan gibi kavramlarla artık hayatın her alanında daha fazla karşı karşıya gelmekteyiz. Günlük yaşantımızda ne kadar sık ve uzun süreli kullandığımızın farkına bile varmadığımız elektronik cihazlar elektromanyetik alan (EMA) yaratmaktadır. Elektronik cihazlardan üretilen elektromanyetik dalgaların gücü ister yüksek, ister düşük olsun, insan vücudunda etkili olmaktadır. Elektromanyetik dalgalar (EMD) vücuttaki dokulara;
1) Isıtarak ve /ya da
2) kimyasal değişimlere yol açarak zarar verirler.
Yüksek güçlü EMD ısıya bağlı zarar verirken, düşük watt’lı EMD’nin uzun süre alınmasıyla dokularda kimyasal değişmeler nedeniyle zararlı etkileri ortaya çıkar.
Elektrik enerjisi, hayatımızı sürdürebilmemiz için 20. yüzyıla göre artık daha fazla önceliğe sahiptir. Daha fazla elektrik tükettiğimiz için şebekede daha yüksek manyetik alanlar oluşmaktadır. Bundan 10 yıl önce olmayan 3G, wireless, GPS ve Bluetooth‘u her geçen gün daha fazla kullandığımız için daha fazla manyetik alana maruz kalıyoruz. Bugün üzerinde çalışılan konulardan biri de radyo dalgalarının ve cep telefonlarının kullanım frekanslarının yükseltilmesi ve adeta mikro dalga özelliği göstermesidir. Halk sağlığı açısından baktığımızda, bu manyetik alanların etkileri artık hissedilmeye başlamıştır. Ancak, halkın bu tipteki dalgalar hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması bilim adamları arasında endişe ve tedirginliğe sebep olmaktadır. Önümüzdeki yıllarda ise bu etkilerin endişe verici boyutlara ulaşacağı ön görülmektedir.
Evimizde bulunan görünmez tehlike nedir?
Manyetik alanları oldukça büyük olan tüplü televizyonlar, mikrodalga fırınlar gibi yüksek gerilimle çalışan cihazların yakınında bulunmak, insan sağlığı açısından tehlike oluşturmaktadır. Bu nedenle, bu cihazlardan uzakta bulunmak manyetik alanların etkisinden kurtulmak için yeterli korunmayı sağlar.
Tablo 1: Sürekli kullanılan bazı cihazlardan yayılan Elektrik ve Manyetik Alan değerleri
Elektrik Alan Değerleri (V/m) |
Manyetik Alan Değerleri (µT) |
Tıraş Makinası Bilgisayar monitörü Ekmeka Makinası 40 Televizyon (tüplü) 60 Müzik 90 Buzdolabı 90 90.000vol tat (30m mesafede) 100 400.000 volt hat (100 m mesafede) 200 Elektrikli battaniye 250 |
Buzdolabı 0,30 (3 mG) Ekmek Kızartma Makinası 0,80 (8 mG) Müzik Seti 1,00 (10 mG) 90.000 volt hat (30 m mesafede) 1,00 (0 mG) 400.000 volt hat(100m mesafede)1,20 (12 mG) Bilgisayar monitörü 1,40 (14 mG) Televizyon (tüplü) 2,00 (20 mG) Elektrikli battaniye 3,60 (36 mG) Tıraş Makinası 500 (5 mG) |
Manyetik alanın kısa ve uzun vadedeki etkilerini biliyor musunuz?
Tablo 2: Manyetik alanların kısa ve uzun vadedeki etkileri
Kısa vadede etkiler |
Uzun vadede etkiler |
•Stres, •Görüş alanın daralması, •Kulak bölgesinde ısınma, •Kalp pilinin bozulma riski, •Kulak çınlaması, •Yorgunluk hissi, •Konsantrasyon bozulması, •Baş ağrıları, •İşitmede geçici aksaklılar, •Seslere karşı hassasiyet •Sersemleme •Uyku bozukluğu •Ciltte yanma ve batma hissi, acı, alerji, •Göz yanması •Denge kaybı •Depresyon eğiliminde artış •Gece uykusuzlukları |
•Genetik yapının bozulması,(DNA Üzerinde Hasar) Elektromanyetik alanlara maruz kalmak belirli hücre tiplerinde gen, DNA ve kromozomlar üzerinde hasara yol açabilir. •Bağışıklık sisteminin zayıflaması •Beyin hücrelerinde ölüm ve beyin tümörü, Beyin tümörü ve akustik nöromaya (duyma sinirlerinde tümör) sebep olabilir. Beyin tümörü riskinin 5 kat artması bilimsel bir araştırmanın sonucudur. Cep telefonu kullanımında; kulakta ve beynin telefonun olduğu bölgesinde yoğunlukta olmak üzere ısı artışına sebep olmaktadır. Bu ısı artışı hücre yapısında etkileşime sebep olur. •Beyaz kan hücresi kanseri (lösemi ) •Kan beyin bariyerinin zedelenmesi Beyin hücrelerinin ölümüne yol açar ve kan ile beyin arasındaki koruyucu duvara zarar vererek beyni dışarıdan gelen zararlı etkilere açık hale getirir. •Çocuklarda kanser Çocuklar daha çok etkilenir. Bir yetişkine göre, rahatsızlanma olasılıkları daha yüksektir. •Alzheimer hastalığı ve meme kanseri •Kalp rahatsızlıkları •Hafıza zayıflaması •Kalıcı işitme bozuklukları •Embriyo gelişiminin zarar görmesi •Düşük riskinin artması •Kırmızı Kan hücrelerinin bozulması •Sperm sayısı ve kalitesinde azalma |
Cep telefonu kullanımının olası etkileri kişiden kişiye değişebileceği gibi, elektromanyetik alanın frekansı, şiddeti, uzaklığı, maruz kalma süresi, vücudun elektriksel özellikleri gibi değişkenlere bağlıdır. Aynı zamanda bir yetişkine oranla bir çocuk çok daha fazla etkilenecektir.
Elektromanyetik alanlara maruz kalmanın DNA ve kromozomlar üzerinde hasara yol açabileceği yönünde 1995 yılında Lai ve Singh’in fare beyni üzerinde yaptığı çalışma ile bunun kanıtlanmasının ardından, pek çok araştırmacı daha bu konu üzerinde çalıştı. Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen “Reflex Projesi” bu araştırmalardan en kapsamlı olanıdır. REFLEX Projesi, insan hücrelerinin belirli sürelerde 0,3 ila 2,0 Watt/kg’lık elektromanyetik dalga şiddetine maruz bırakılması ve daha sonra bu hücrelerin genetik yapılarının aldığı zararın modern moleküler biyolojik metotlarla araştırılması yoluyla gerçekleşmiştir. Bu yoğunluk ortalama bir cep telefonunkiyle aynı şiddettedir.
DNA Zincirinde Kırılmalar
Reflex Projesinin sonuçlarına göre cep telefonları çeşitli insan hücre tipi hücrelerinde doğrudan kanser yapma potansiyeline sahip çiftli ya da tekli DNA zinciri kırılma olayına yol açmakla kalmıyor. DNA molekülünü taşıyan kromozomlarda bozulmalara ve kanser oluşumuna yol açtığı bilinen bazı genlerin aktivitelerinde de değişikliğe yol açabiliyor ve kanser oluşumunun başlangıcı sayılan kontrolsüz hücre bölünmelerini hızlandırıyor.
3G ile Artacak Olan Tehlike
Bu araştırma özellikle cep telefonu ile yaşamımıza giren 3G teknolojisine de değinilmiştir. Reflex araştırmasının proje başkanlığı yapmış olan Prof. Franz Adlkofer Ekim 2007’de yaptığı basınç açıklamasında DNA üzerinde UMTS’nin (yani 3G) ikinci nesil teknolojiye göre 10 kat daha etkili olduğu ve kansere sebep olma ihtimalinin yüksek olduğunu bildirmiştir.
http://www.indigodergisi.com/58/3G_modem_VINN.jpg" >
Vücudun düzenleyici mekanizmaları bir noktaya kadar bu negatif etkiyi etkisiz hale getirebilir ama günlük dozun aşılması ve uzun süreli kullanımda oluşacak hasar kalıcı olacaktır. Örneğin cep telefonlarının genetik şifre üzerindeki etkileri son derece kalıcıdır. Çünkü bu bozulma üreme hücrelerinde gerçekleşir ise (erkekte testis, kadında yumurtalık) genetik bozulmalar (DNA’daki) sonraki nesillere de geçebilecektir. Ancak zarar makul boyutta ise, genetik yapı kendi kendini onaran bir mekanizma olduğu için tamir edilebilir.
http://www.indigodergisi.com/58/cep_telefonu_manyetik_etkiler_saglik.jpg" >Günde 1 Saat Risk
Günlük 2 saatlik cep telefonu konuşması beyin hücrelerine zarar verebilir. Bazı bilim adamları günde 1 saatlik bir konuşmanın uzun vadede ciddi bir risk oluşturduğu görüşünde.
Elektrik Alanı nedir?
Elektrik alanı, bir elektrik yükünün başka bir elektrik yükü üzerinde yarattığı çekme veya itme kuvveti etkisini ifade eder. Elektrik alanını meydana getiren şey, elektrik yüklerinin varlığıdır. Bundan dolayıdır ki, elektrik şebekesine bağlı bir lamba, içinden akım geçip yanıyor olmasa bile bir elektrik alanı yaratır. Bir cihazın beslenme gerilimi yükseldikçe, bunun sonucu olarak ortaya çıkan elektrik alanı da yükselir. Elektrik alan şiddetinin birimi metre başına volt (V/m) olarak ifade edilir. Elektrik alan şiddeti kaynaktan uzaklaştıkça hızla azalır. Elektrik alanı için dikkate değer bir nokta, az da olsa yalıtkan nitelikli küçük bir engelin bile (bina, ağaç vb.) elektrik alanını engelliyor olmasıdır.
Manyetik Alan nedir?
Manyetik alan, elektrik yükleri yer değiştirdiğinde, yani bir elektrik akımı sirkülâsyonu olduğunda ortaya çıkar. Lamba yandığında, elektrik alanının yanı sıra, akımın besleme kablosundan lambaya geçişinden kaynaklanan bir manyetik alan da söz konusudur. Manyetik alanda, manyetik akım yoğunluğu birimi tesla (T) uluslararası birim olarak kullanılır. Çoğunlukla mikrotesla olarak ifade edilir. Manyetik alan ölçü birimi olarak Gauss (G) birimi de kullanılmaktadır. Akım ne kadar yüksekse, bunun bir sonucu olan manyetik alan da o kadar yüksek olur. Elektrik alanında olduğu gibi, manyetik alan şiddeti de mesafe ile hızla azalır. Buna karşın, manyetik alan, elektrik alanında olduğu gibi engel teşkil eden nesnelerce neredeyse hiç engellenmez.
Elektromanyetik alanlar (EMA), elektrik ve manyetik alanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Burada, elektrik dalgası ve manyetik dalga ışık hızında birlikte yer değiştirirler. Elektromanyetik alanların belirgin özelliği frekansları ve dalga uzunluklarıdır. “Frekans”, dalganın bir saniyedeki titreşim (salınım) sayısıdır ve Hertz (Hz) ile ölçülür. Dalga uzunluğu ise bir titreşim sırasında dalganın kat ettiği mesafedir. Frekans yükseldikçe dalga uzunluğu kısalır ve alanda yayılan enerji yükselir.
Elektrik alanı insan bedeninde nasıl hissedilir?
İnsan bedeninin elektriği iletme özelliği bulunmaktadır, dolayısıyla insan bedeni iletkendir. Ayrıca, bir elektrik alanına maruz kalındığında, elektrik yükleri indüksiyon olgusunu takiben bedenin yüzeyinde birikirler. Elektrik yüklerinin birikmesi, kendini farklı şekillerde gösterir. Temas sırasında cilt ile cisimler arasında mikro-kıvılcımlar görülür. Bu olgular ciltle temas eden cisimlerin iletken olduklarını gösterdikleri gibi, insan tarafından daha fazla algılanabilir niteliktedirler. Saçların ve vücut tüylerinin titreşmesi (=elektriklenmesi) gayet çarpıcı bir şekilde, statik elektriklenme durumunda saçların kafa derisi üzerinde dikleşmesiyle kendini gösterir. Bu karakteristikler elektrik alanının kişiye bağlı olarak az veya çok algılanmasını sağlar. Vücut tüyü/saç miktarının fazlalığından ötürü özellikle erkekler kadınlardan daha duyarlıyken, hayvanlardaki hassasiyet hem kadınlardakinden hem de erkeklerden daha hassastır. Öte yandan, bu olgu, bedenin elektrik alanına nazaran pozisyonuna göre değişiklik gösterir. Kollarımızı yukarı kaldırdığımızda, kollar ve ellerin yüzeyindeki elektrik alanını lokal olarak artırırız. Elektrik alanının lokal olarak artırılmasıyla yıldırımı üzerine çekmek üzere tasarlanan yıldırımlıklarda da noktasal etkiye sahip yukarıda belirtilen olgu kullanılmaktadır.
Elektrik alanının algı eşikleri kişiden kişiye değişir:
10 kV/m altında, çok az sayıda insan ciltlerinin üzerine “üfleniyormuş” gibi hisseder,
10-20 kV/m arasında, kimi insanlar derilerinde iğnelenme hisseder,
20 kV/m itibaren, insanların %5'inden fazlası iğnelenme hissederken bazıları bunu nahoş bir his olarak nitelendirmektedir.
Manyetik alan insan bedeninde nasıl hissedilir?
Elektrik alanının aksine, insan vücudu manyetik alana “duyarlı” değildir. Bununla birlikte, vücut iletken olduğundan manyetik bir alana maruz kalması vücutta akımlara neden olur. Ancak bu akımlar oldukça düşük yoğunluktadır ve genellikle karşılaşılan etki seviyelerinde hissedilmezler bile. Yalnızca yoğun manyetik alanlara maruz kalınması “anlık” bir algıyı beraberinde getirebilir; ancak elektrik alanlarında olduğu gibi algı eşiği kişiden kişiye oldukça değişmektedir.
Manyetik alanın insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini biliyor musunuz?
İnsan vücudunun manyetik alanla olan dengesini bozan etkenlerden birisi de kimyasal kirleticiler, haberleşme frekansları, elektrik güç hatlarından gelen sinyallerle çevrenin kirlenmesidir. Bunlar, canlının elektromanyetik dengesini bozmaktadır, (Widgery, 2002).
Cep telefonu zararları üzerine birçok araştırma yapılmaktadır. Kandaki zararlı proteinlerin ve toksinlerin beyne girmesini engelleyen savunma mekanizmasını devre dışı bırakmaya, yorgunluk, baş ağrısı, deride yanma hissi ortaya çıkarmaya, yüksek tansiyon oluşmasına, baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkatin dağılmasına sebep olduğuna dair bulguları elde edilmiştir (Tutev, 2002).
İngiltere, İsveç ve ABD; EM alanların akut miyeloid lösemi riskini artırdığını rapor etmişlerdir. Günlük yaşamda maruz kalınan Manyetik alanların beyin tümörlerini, özellikle erkeklerde lösemi ve akut miyeloid lösemiyi artırdığı gözlenmiştir. 2mG (iki miliGaus) gibi çok küçük magnetik alanlar lösemi, lenfoma ve yumuşak doku sarkomlarını daha fazla olmak üzere tüm kanser türlerini 1.4 katı artırmaktadır.
Elektrik hatlarında çalışanların beyin kanserine yakalanma oranı 7 kat fazla bulunmuştur. Yapılan deneysel çalışmalar, EM alana maruz kalan deney hayvanlarında her türlü olumsuz etkiyi belirlemiştir. Ayrıca EM alana maruz kalan meslek grupları üzerine yapılan epidemiyolojik çalışmalar, bu gruplarda Lösemi ve beyin kanseri ölümlerinin normal halktan anlamlı biçimde yüksek olduğunu göstermiştir. Kamuoyundan saklanmaya çalışılan olaylardan en canlı gerçek DR. George Carlo dur. Dr. Carlo 1993 yılından başlayarak uzun süre cep telefonlarının zararları üzerine araştırmalar yapmış ve zararlı olmadığını savunmuştur. Ancak; Dr. Carlo 1999 yılında kaleme aldığı bir yazıda uzun süren araştırmaları sonunda bazı sorunlarla karşılaştığının ve bunların mutlak suretle üzerine gidilmesi gerektiğini bildirmiştir. (Türk halkı bu tür açıklamalara aşinadır. Hatırlarsanız, Çernobil faciasında dönemin bakanı Çaylarda radyasyon olmadığını, büyük bir güvenle içilebileceğini TV ekranında çay içerek halkla paylaşmıştı. Ancak, ileriki yıllarda bütün yurdumuzda, özelliklede radyoaktif bulutların yoğun bir şekilde geçtiği bölgelerde görülen kanserdeki artış, artık bu konularda yapılan açıklamaları kendi mantık süzgecinden geçirmemiz gerektiği konusunda tipik bir örnektir….)
Özellikle cep telefonlarının kullandığı frekanstaki EM alanın 1993 yılında Belçikalı bilimciler tarafından P53 geninde hasara yol açtığının gösterilmesi, ayni frekansın (2.45 GHz) farelerde beyin lezyonu oluşturduğu, Washington Üniversitesinde (1995) gösterilmiştir. WHO EMF projesi başkanı M. Repacholi'nin cep telefonu frekansının farelerde lenfomaya neden olduğu bulgusunun yayınlanmasının WTR (Wireless Technology Research) tarafından ret etmiştir.
Bir cep telefonu üretici firması adına araştırma yapan ünlü Biyofizikçi Rose Adey'in araştırma sonuçlarını kabul etmeyen ilgili firmanın kendisiyle bilimsel çalışmaları durdurmasıdır. Bu nedenle Fransa'da son bir yılda her iki cinste de beyin tümörü sayısında 1 artış görülmesi bize sunulan kaynakları sınırsız ve sorumsuz kullanamayacağımıza ilişkin önemli göstergelerden yalnızca birkaçıdır.
Finlandiya ve Türkiye’de Selçuk Üniversitesinin son zamanlarda yaptığı araştırmaların sonucuna göre, cep telefonlarındaki elektromanyetik sinyallerin beyin kan bariyeri ne olumsuz etkileri açıkça görülmüştür.
Beyin kan bariyerinin, zararlı maddeleri veya uyarılmış savunma hücrelerini sızdırması sonucu miyelin tabakasına veya diğer beyin hücrelerine zarar geldiği açık bir gerçektir. Aşağıda Türk Nöro Psikiyatri derneğinin yayınlamış oldu bir makaleyi bulacaksınız. Makalede Cep telefonu sinyallerinin beyin kan bariyerine ve beyin hücrelerine zararı açıkça anlatılmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü 10 yıl süren cep telefonu kullanımı araştırmasını açıkladı. Çalışmaya göre cep telefonuyla günde 30 dakikadan uzun konuşmak beyin kanseri riskini üçte bir artırıyor.
İsveçli bilim adamlarının yaptığı bir araştırmada, cep telefonu kullanan çocuklarda beyin tümörü olasılığının 5 kat arttığını açıkladılar.
Elektromanyetik Alanların Sağlık ve Biyolojik etkileri ; Doku ve hücre sistemleri ile yapılan çalışmalarda düşük şiddette EM alanlara uzun süre maruz kalmanın; biyomoleküllerin (DNA, RNA ve protein) sentezi, hücre bölünmesi, kanser oluşumu, hücre yüzeyine ait özellikler, membrandan kalsiyum giriş-çıkışı ve bağlanması üzerine etkili olduğu gözlenmiştir. Biyokimyasal ve fizyolojik olarak yine hücre ve dokularda; hücresel solunumun azaldığı, hormonların etkilendiği, doku ve hücrelerin hormonal cevabının değiştiği, karbonhidrat, nükleik asit ve protein metabolizmasının değiştiği, yapısal değişiklikler gözlendiği, farklı antijenlere karşı immun cevabın etkilendiği gözlenmiştir
Resimde 15 dakika cep telefonu kullanımı ardından vücut ısısını gösteren bir resim görülmektedir.
Radyofrekans (RF) alanların değişik biyolojik etkilere neden olduğunu gösteren çok sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmalar çeşitli kanser türleri, lösemi ve lenfoma, kan beyin bariyeri geçirgenliğinin artması, beyin sıcaklığının, hücre ve DNA sentezinin artması, üremede azalma, kromozomal bozulmalar, beyin elektriksel aktivitesinin (EEG), kan basıncının artması, davranış bozukluğu, çocuklarda öğrenme güçlüğü gibi pek çok etkinin varlığını göstermektedir. RF alan kaynakları kalp pili kullanıcıları üzerinde de etkili bulunmuştur. RF alanların baş ağrısı ile ilişkisini bulgulayan çalışmalar vardır.
16 yaşın altındaki çocukların WHO’nun tavsiye etmemesine rağmen giderek artan oranda cep telefonu kullanıyor olması ve çocukların yaşamları boyunca yetişkinlerden daha çok RF radyasyona maruz kalacak olmaları gerçeği, RF’ın özellikle hamilelerde ve çocuklarda etkilerine yönelik yeni araştırmalara ivme kazandırma gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
Son yıllarda oldukça yoğun görülen Alzheimer, Parkinson, MS, beyin tümörleri gibi beyin rahatsızlıklarının nedenlerinden birinin EM radyasyon olup olmadığı, 2000'li yılların önemli bilimsel araştırma konularından birini oluşturmaktadır. Çok düşük frekanslı (ELF) elektrik ve manyetik alanların biyolojik etkilerine dair yine çok sayıda çalışma mevcuttur. ELF manyetik alanlar, Ekim 2001’de IARC (International Agency for Research on Cancer-Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı) tarafından 2B sınıfı olası karsinojen ( kanser oluşumuna yol açan etmenler ) olarak tanımlamıştır. Gazi Biyofizik Anabilim Dalı’nın Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile birlikte 9-11 Haziran 2004 tarihlerinde İstanbul’da yaptığı ‘Sensitivity of Children to ElectroMagnetic Fields-Çocukların Elektromanyetik Alanlara Hassasiyeti’ toplantısında ELF manyetik alanların çocuk lösemisini 2 katı artırdığı tüm dünyaya duyurulmuştur. İnsanlarda yapılan laboratuar çalışmalarında ELF EM alanların, kan biyokimyası ve hematolojisinde sapmalara neden olduğu, nöroendokrin sistemde hormon salgılanmasını, sindirim sistemini, kardiyovasküler sistemde kan basıncı ve EKG potansiyellerini etkilediği, sinir sisteminde EEG dalga potansiyelinde değişim oluşturduğu, davranış değişimlerine neden olduğu, deri sıcaklığını etkilediği, fibroblastlarda DNA sentezini artırdığı gözlenmiştir.
Evlerde ELF manyetik alan seviyelerindeki artışla depresyon arasında ilişki bulunmuştur. Yüksek gerilim hattı yakınında yaşayanlarda baş ağrısı, depresyon, halüsinasyon oranını istatistiksel olarak önemli derecede yüksek bulan çalışmalar vardır. ELF EM alanlara maruz bırakılan deney hayvanlarında (maymun, kobay, fare, sıçan ve tavşan) saptanan nötrofil, lenfosit ve lökosit sayılarında azalma, beyinde biyokimyasal ve yapısal değişimler, seratonin ve dopamin seviyelerinde azalma gibi bulgular mevcuttur.
ELF alanlardan en çok etkilenen dokular iletkenlik özelliklerine göre beyin sıvısı ve kan, ikinci derecede etkilenen dokular ise göz sıvısı, tiroid, kas, gastrointestinal sistem, prostat ve testislerdir. ELF Manyetik alan melatonin sentezini yavaşlatarak uyku düzeninin bozulmasına neden olmaktadır. Cep telefonu-beyin tümörü ilişkisini inceleyen INTERPHONE çalışması ise 13 ülkede yapılmış ve 7 yıl sürmüş olup, 10 yıl ve daha fazla süreyle cep telefonu kullanan binlerce hasta incelenmiştir
Çalışmada beyin tümörü oluşumunun, cep telefonu kullanmayanlara göre 1.5 kat arttığı belirlenmiştir. 1000 adet akustik nöroma hastası, 6000 adet glioma ve menenjiyom hastası ve 600 adet kulak altı tükürük bezi hastası çalışılmıştır. Çalışma uzun süreli ve sürekli cep telefonu kullanan, 30-59 yaş aralığında çalışan kesim ile yapılmıştır. Araştırma bölgesi olarak, bu teknolojinin en erken girdiği Kuzey Avrupa'nın geniş kesimleri ile diğer kıtaların kentsel alanları seçildi. INTERPHONE çalışmasına katılan ülkeler; Avustralya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İsrail, İtalya, Japonya, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve İngiltere’dir. Danimarka, Finlandiya, Norveç, İsveç, İngiltere veri analizi yapılmış ve 10 yıl ve daha fazla cep telefonu kullananlarda glioma gibi beyin tümörü riski arttığı ve gliomanın cep telefonu kullanılan kulak civarında gözlendiği açıklanmıştır
Cep telefonlarının çocuklarda beyin delta dalgasını değiştirdiğine dair bulgular mevcuttur. Isı artışına neden olmayacak seviyede (non-termal) radyo frekans radyasyonun deney hayvanlarında davranışta değişimlere neden olduğunu bulgulayan çalışmalar mevcuttur.
International Journal of Cancer’ ın araştırmasına göre Cep Telefonu beyninizi adeta kızartma yapıyor. Bu araştırmaya göre, 10 yıl ve daha fazla süre ile bireylerin düzenli olarak kulaklarında cep telefonu tutarak cep telefonu kullanması durumunda beyin tümörü, Glioma’nın artacağı öngörülmektedir. Daha yakın zamanda Radyasyon ve Nükleer Güvenlik kurumu tarafından yapılan bir çalışmada ise; 10 yıl ve daha fazla süre kulağında tutarak cep telefonu kullanan insanlarda beyin tümörü bulunma olasılığının 9 daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın (IARC) son raporunda menengioma (Beynin etrafını saran, onu koruyan ve dura adı verilen zardan kaynaklanan tümörler) olgularının yüzde 95′i, glioma (beyin tümörü) olgularının ise yüzde 90′ının kullanımını takiben ilk 10 yıl içerisinde geliştiği belirtilmiştir. Dünyada tütün dahil olmak üzere, etkisini bu kadar hızlı gösterebilecek bir kanserojen henüz bilinmemektedir. Aşırı kullanım olarak hesap edilen 1640 dakika ve üzeri, 10 yıllık bir sürede, günlük 30 dakika demek olup, günümüz kullanım süreleri ne yazık ki bu sürenin kat kat üzerindedir.”
İnsan sağlığı için tehlikeli denilen zararlı unsurların yıllar sonra dünyaca olumsuz olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz?
•Sigaranın kanserojen etkisi 1960’lı yıllarda ortaya atılmış ancak 1990'lı yıllarda zarar verdiği resmen kabul edilmeye başlanmıştır.
•Asbest denilen sanayi ürününün 1897 yılında zararları dile getirilirken ilk raporlar 1930'lu yıllarda yayınlanmaya başlanmış ve zararlı olduğu ancak 1970’li yılların ortasında kabul edilmiştir.
•Cep telefonu veya araç telefonu kullanımının bugün için kanıtlanmış tek etkisi araç sürerken kaza riskini artırmasıdır. Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda bilimsel verilere tam olarak ulaşılamamış olmakla birlikte konu üzerindeki çalışmaların devam ettiği özellikle unutulmamalıdır.
Önceden yok sayılarak sonradan zararlar kabul etmek yerine; Konunun sağlık açısından önemi göz önüne alındığında, tüketiciler ve özellikle çocuklar bu araçlar kullanırken aşırıya kaçmamalı, baz istasyonu ve cep telefonlar standartlara uygun olarak imal edilmeli, baz istasyonlar anten yerleşimleri yaşam alanlar göz önüne alınarak planlanmalı, periyodik kontrolleri yapılmalıdır. Dolayısıyla, her yeni teknolojide olduğu gibi kullanımında dikkatli davranmak, olası zararları gözlemek, bilim ve teknolojiyi kullanarak bu zararlar en aza indirmek için çalışmak en akılcı yol olarak görünmektedir.
Ülkemizde, cep telefonu pazarlayan şirket ve kurulan baz istasyonu sayısındaki artış ve bunların düzensiz olarak her yere konuşlandırılması, denetimsizlik, Elektromanyetik Dalgaların Sağlığa etkileri konusunda yapılan klinik çalışmaları yine Cep telefonu pazarlayan firmalar ya da bu güçlü firmaların finanse ettiği kişi yada kuruluşlar tarafından yapılması bu konudaki araştırmaların güvenirliği konusunda kuşku ve tedirginliği giderek artırmaktadır.
Ünlü Cleveland Kliniği'nde araştırmacılae spermlerin radyo daşgalarından nasıl etkilendiğini gösteren büyüleyici bir analiz ürettiler. 'Cep telefonlarının sperm sayısını düşürüyor' gibi başlıklı yayınlar dünya çapında toplatıldı.
Cep telefonu işletmecilerinin özellikle çocukları kullanarak yaptıkları yoğun reklam kampanyaları ile neredeyse 24 saat boyunca cep telefonu ile konuşulması ve mesajlaşılması teşvik edilmektedir. Daha ileri fonksiyonlu cep telefonu kullanmayan gençlere EZİKlik duygusu verilerek çocuğun bu cep telefonuna sahip olmak için ısrarlı talepte bulunmaları sağlanmaktadır. Gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde cep telefonu adeta statü sembolü haline getirilmek istenilmektedir!
Cleveland kliniği'nden yardım alma gücündeki erkekler genellikle Vittoria Russo veya Kenneth Cole makosenler, designer blue jeanler giyinmiş, deri kemerlerine düzgün BlackBerry, belki başka bir tane daha cep telefonu yada çağımızın cihazlarından biri takılı olarak gelir. Yazın bu telefonları pantolan ceplerinde taşırlar...
Bir zamanlar insanlar giydikleri kıyafetlerle ait olduğu statüyü gösterebiliyorlardı. Ancak, günümüzde üst statüye sahip olan insanların giydikleri markalara daha rahat ulaşılabilmesi, ve çok fazla sayıda insanın bu kıyafetleri giyebilmeleri nedeniyle, günümüzde insanlar ait oldukları statüyü sahip oldukları cep telefonu modelleriyle gösterme ihtiyacını duymuşlardır...
Androloji konusunda dünyanın en önde gelen uzmanlarından olan Ashok Agarwal'in yapmış olduğu sorgulamada, en düşük seviyede sperm sayısına sahip erkekler belirgin olarak cep telefonunu vücutlarında , çoğunlukla ceplerinde taşıyanlardı... ( Şimdi bebek sahibi olmak isteyen insanlar klinikleri aşındırırken, eski zamanlarda erkekler üzerine ceketimi koysam hamile kalıyor diye grurla övünürlerdi...)
Elektromanyetik Dalga yayan diğer cihazlardan daha fazla Cep Telefonu tehlikesinden söz etme nedenimiz, her geçen gün cep telefonuna ilave edilen yeni bir fonksiyonla bireye sunulan cazip eğlence, reklam, güvenlik, pazarlama… vb olanakları yani yaşamın her alanında bireyin kullanımına sokulması ve cep telefonlarının bireyin nerede ise olmazsa olmazı haline getirilmesidir. Cep telefonları adeta 21 yy insanının diğer bir uzvu haline getirilmiştir!
Cep telefonları ve baz istasyonları gibi EM radyasyon ve EM alan oluşturan cihazların etkilerinin toplum sağlığı açısından çok ciddi sağlık riskleri oluşturabileceğini; bu olumsuzlukların ortaya konmasının uzun yıllar alabileceğini, bu nedenle, bugünden önlem alınarak ileride ortaya çıkması olası zararların engellenebileceğini değerlendirmek doğru bir yaklaşım olacaktır.
Elektrik alan ve manyetik alan sadece insanları mı etkiliyor?
Elektromanyetik dalgaların etkileri virüsler, bitkiler, domuzlar, böcekler, kuşlar ve kurbağalarda kas-sinir preparatları üzerinde incelenmiştir. Bu değişik deney hayvanlarından elde edilen bulgular kısa dalgalar ile mikrodalgalar arasındaki frekansa sahip olan elektromanyetik dalgaların biyolojik etkilerinin etki alanı ile doğru orantılı, dalga uzunluğu ile ters orantılı olduğunu göstermiştir.
ABD, Türkiye, Yunanistan, Almanya, İspanya, Portekiz, Hırvatistan, İsviçre, Kanada ve Avustralya gibi onlarca ülkede bal arıları gizemli bir şekilde ortadan kaybolmaktadır. Yapılan ilk araştırmalar arı ölümlerinin ardından cep telefonlarının olabileceğini göstermiştir. Uzmanlar, “Cep telefonlarının ve baz istasyonlarının yaydığı radyasyon arıların navigasyon (yön bulma) yeteneklerini tamamen çökertiyor” açıklamasını yapmışlardır. Arıların teknoloji kullanımının üst seviyelerde olduğu gelişmiş ülkelerde yüksek oranda ölmesi, cep telefonu ihtimalini güçlendirmektedir. Yine Hindistan'da yapılan bir araştırma arıların yok oluşundaki sırrı ortaya çıkarmıştır. Araştırmaya göre arıların ölümüne cep telefonlarının sinyalleri neden olmaktadır. Hindistan' da zooloji profesörü Dr. Sainuden Pattazhy'nin başlattığı araştırma, cep telefonlarının çiçeklerin özünü toplayan işçi arılarının ölümünde etkili olduğunu göstermiştir. Patthazhy'nin yaptığı bu deneyde, bal kovanının yanına yerleştirilen cep telefonunun koloniyi 5- 10 gün içinde dağıttığı ortaya çıkmıştır. Cep telefonunun yaydığı manyetik alan nedeniyle işçi arılarının kovana dönemedikleri gözlemlenmiştir. Arılar, yerin manyetik alanını ve günlük değişimlerini kullanarak, bulundukları konumu tespit etmektedirler.
Göçmen kuşlar, balıklar gibi canlılar da yön bulmada dünyanın manyetik alanını kullanmaktadırlar. Fakat insanların ürettiği yapay alanlar doğal olandan çok çok fazla (örneğin 1000 kat) olduğundan doğal yaşam olumsuz etkilenmektedir.
Yunanistan’da solucanlar üzerinde araştırma yapılmıştır. Bilindiği üzere , solucanların kuyrukları herhangi bir yerden kesildiği zaman solucan yeniden ürer. Ama, radyofrekansa maruz kalan solucanların kuyrukları kesildikten sonra üremedikleri görülmüştür.
Rus bilimadamları, bir sıçanın beyninin hippocampus denilen kısmının artarda radyo frekans elektrosimülasyonuna tutulması sonucunda, beyindeki sinir hücrelerinin kontrolden çıkmasına ve titreme ile kasılmalarının yaşandığı SARA hastalığına neden olduğunu tespit etmişlerdir.
Hayvanlarda kasılmalara ve titremelere neden olan sinyallerin bizim için sorun yaratıp yaratmadığını nasıl anlayacağız?
Moskova’daki bilim adamlarının son yıllarda 5-12 yaş aralığındaki cep telefonu kullanan ve kullanmayan çocukları izlemeye almışlardır.
Araştırma neticesinde, cep telefonu kullananların beyinlerinin çalışma sistematiğinde, çalışma kapasitesi düşüklüğü, artan halsizlik, öğrenme ve davranış bozuklukları anlamına gelen ve işlevsel sorun olarak nitelendirilen bir dizi problem tespit etmişlerdir. Sürekli cep telefonu kullananların beyinlerinin gerektiği kadar iyi çalışmadığı gözlemlenmiştir.
Yunanistandaki bilim adamlarının fareler üzerinde yapmış oldukları çalışmalarda farelerin öğrenme ve öğrendiklerini hatırlama yeteneklerinin kaybolduklarını tespit etmişlerdir.
Anneleri hamileliklerinde cep telefonu radyasyonuna maruz kalmış farelerin beyinlerinde cep telefonu radyasyonuna maruz kalmamış farelerin beyinleri ile kıyaslandığında farklı hücrelerin bulunduğu görülmüştür. Küçük çapta darbeli radyo frekansı radyasyonunun bile beyin hasarlı hastalıklı yavrular oluşmasına neden olmuştur.
Beynin kan-beyin bariyeri denilen bir savunma mekanizması vardır. Beynin etrafında adeta doğal bir koruyucu kalkan gibi işlev görerek beynin içine beyne zarar veren yanlış maddelerin girmesine engel olur. Serbest radikaller , fırsatını bulduklarında kan-beyin bariyerini zayıflatan proteinler üretebilir ve onların kötü hücreleri bulma , onarma ve öldürme yeteneklerini azaltabilirler. Vücut içeriden bir saldıryla karşılaştığında, derhal hücresel savunucularını harekete geçirerek tamirat yaparlar.
Leif Salford, kanserli beyine kemoterapi göndermenin yolunu araştırırken radyo frekans radyasyonunun kan-beyin bariyerini geçip geçmiyeceğini tespit etmek için araştırma yapmıştır. Salford 1980 lerde yapmış olduğu çalışma ile radyo frekansı ile kan-beyin bariyerini aşarak insanların beyninin içine kimyasalları gönderebilmiştir.
O halde burada dikkatle düşünülmesi gereken, mademki radyo frekans radyasyonu beyin bariyerini gevşeterek kimyasalın girmesine neden oluyor, o halde bugün dünyanın dört bir tarafında düzenli olarak cep telefonu kullanan sağlıklı insanların beyinlerinin kan- beyin bariyeri gevşiyerek beyne zararlı her tür toksik maddenin girmesine sebep olamaz mı?
Kan – beyin bariyeri bir kez çatladı mı artık beynin içine o anda vücudumuzun dolaşım sistemindeki herhangi bir madde, alkol, ilaç, toksik kimyasallar, sigara dumanı, dizel duman…vb ne olursa olsun kan aracılığı ile çok daha kolay girebilir.
Vazgeçemiyorsanız Korunun
Elektromanyetik kirlenmeden korunma önerileri ve alınabilecek önlemler;
- Gerekmedikçe cep telefonu kullanmayın veya kısa süreli konuşunuz.
- Cep telefonunu kullanmadığınız sürece kapalı tutunuz.
- Açıkken üzerinizde bulundurmamaya ve kendinizden en uzak mesafede tutmaya özen gösteriniz. Tercihen 1 m mesafeden kulaklıkla konuşunuz.
- Kalp üstünde, bel ve göğüste bulundurmayınız. Günlük konuşma sürenizin 10 dakikayı geçmemesine dikkat ediniz.
- Cep telefonlarını sohbet amaçlı kullanmayınız, kullanmadığınız sürede mümkünse kapalı tutunuz. Kalp üzerinde, göğüste açıkken taşımamaya dikkat ediniz. Kalp pili kullanıcılarının telefonu üzerlerinde taşıması önerilmemektedir.
- Çocukların ve yaşlıların zorunlu olmadıkça cep telefonu kullanmamalarına özen gösteriniz.
- Bebek odaları, yatak odaları ve çocukların yakınında cep telefonu bulundurmamalıdır. Cep telefonu kullanırken kesinlikle kablolu kulaklık kullanınız. Açık durumda iken vücudunuzdan mümkün olduğunca uzakta taşımaya özen gösteriniz. SAR değeri 1 W/kg’dan az olan veya sıfıra en yakın telefonları tercih ediniz.
- Çocuklarda ve gençlerde sinir sistemi ve beynin gelişimine devam ediyor olması dolayısıyla, yetişkinlerden daha çok risk altında olduğu bir gerçektir. Bu nedenle 16 yaş altındaki çocukların cep telefonu kullanmamaları, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilmektedir.
- Hamilelerin cep telefonu kullanması önerilmemektedir
- Cep telefonuyla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih etmek, cep telefonunu çekim gücünün zayıf olduğu yerlerde değil güçlü olduğu yerlerde kullanmak maruz kalınan EM alan seviyesi düşürülebilir.
- Kablolu kulaklık olmadığı durumlarda telefonu açıp sonra kulağa götürülmelidir. Mümkünse hands free (hoparlör) özelliği kullanılmalıdır. Kulağa götürülmesi durumunda telefonu birkaç cm uzakta konuşulmalıdır.
- Elektrikli aletleri kendinizden mümkün olduğunca uzakta çalıştırmaya özen gösteriniz.
- Diz üstü bilgisayarlar (LCD ekran) şarjlı kullanıldığında düşük elektromanyetik alana sahiptir.
- Saç kurutma makinasının manyetik alanı yüksektir bu nedenle, sürekli kullanmak yerine aralıklarla kısa süreli kullanınız. Uyku düzeninizin bozulmaması için yatarken kullanmamayı tercih ediniz.
- Evinizdeki ve işyerinizdeki elektrik ve manyetik alanları ölçtürünüz.
- Mikrodalga fırın çalışırken en az 1 m’ den uzakta durunuz. Gerekmedikçe kullanmayınız.
- Fotokopi makinelerinden (yüksek manyetik alan) en az 50 cm uzakta durunuz.
- Elektrikli tıraş makinesini şarjlı kullanmayı tercih ediniz.
- TV ekranlarından (ön ve arkasından) en az 2 m uzakta bulununuz.
- Kullanmadığınız elektrikli aletleri ya kapalı tutunuz ya da fişten çıkarınız. Cihazlar "Stand by" konumunda kaldığı sürece elektromanyetik kirlilik yaratacaktır.
- Düşük radyasyonlu LED, LCD veya plazma bilgisayar ekranlarını kullanmaya özen gösteriniz. Bilgisayar ekranı ile klavye arasına 1 m. mesafe koymaya çalışınız, ekran filtresi kullanınız.
- Ekonomi (halojen ve floresan) lambaları okuma lambası olarak kullanmamaya özen gösteriniz.
- Uykuda vücut kendini onaran, yenileyen melatonin hormonu salgılar. EMD’nın olduğu bir ortamda bu hormonun salgılanması sağlıklı olmaz. Dolayısı ile vücudun kendi kendini iyileştirme, yenileme, onarma fonksiyonu işlev göremez.
- Dinlendirici bir uykuya geçmek için yatak odasında TV ve bilgisayar bulundurmayınız veya bu cihazların tamamen kapalı konumda olmasını sağlayınız. Unutmayınız cihazlar stand by durumunda iken de EMD yayarlar.
- Elektrikle çalışan radyolu çalar saatleri başucunuzdan mümkün olduğunca uzakta tutunuz, mümkünse pille çalışanlarını tercih ediniz.
- Elektrikli battaniye kullanmayın ya da yatmadan önce battaniyeyi ısıtıp, sonra fişten çekerek kullanınız.
- Yatak odasında başucunuzdaki duvarla komşunuzda bir elektronik aletin bitişik durmamasını sağlamaya çalışınız. Tüm VDU'lerin (TV, bilgisayar) arkalarında ElektroManyetik (EM) alan daha büyüktür. Komşunuzda bu aletlerin nereye yerleştiğine dikkat etmeye çalışınız.
- Yatağınızı EM alanlardan mümkün olduğunca uzağa yerleştiriniz. Özellikle başucunuzun, herhangi bir elektromanyetik alan kaynağına uzak olmasına özen gösteriniz. Elektrikli cihazları prizden çekiniz, cep telefonunu kapatınız, zorunlu hallerde ise en az 1 metre uzakta tutunuz.
- Bebek odası dinleme cihazların (baby phone) kullanılması önerilmemektedir. Kullanılması zorunlu olduğu hallerde bebek yatağından uzakta tutulmalıdır.
- Evde kablolu ev telefonu, dışarıda kablolu iş telefonu ve ankesörlü telefon kullanmaya özen gösteriniz.
- Kablosuz telefonlar da cep telefonu frekanslarında çalışmaktadır. Kablosuz telefonlar yerine klasik kablolu telefonları tercih ediniz. Kablosuz telefonu sohbet amaçlı kullanmayınız.
- İnternet bağlantısı için kablolu modem kullanınız. Bilgisayarda çalışırken bir antene çok yakın mesafede saatlerce oturuyorsunuz ve radyo frekans (RF) alanlara maruz kalıyorsunuz demektir. Bunu azaltmak ve önlemek için kablosuz teknolojilerini mümkün olduğunca kullanmamalıdır. WiFi (kablosuz erişim) özelliği olan dizüstü bilgisayar kullandığınızda ve açık tutulduğunda cihazınız bir anten görevi görür ve etrafınızdaki tüm RF dalgaları toplar. Kablosuz interneti kullanmadığınızda bilgisayarın WiFi özelliğini kapatınız.
- Restoran, otel, tatil sitesi gibi yerlerde kablosuz internet erişimi olmayanları tercih ediniz.
- Küçük çocukların ve gençlerin kablosuz telefon ve cep telefonu kullanımı mümkün olduğunca kısıtlanmalı ve telefon şirketlerinin onlara yönelik pazarlama yapmalarının önüne geçilmelidir.
-
Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Elektromanyetik Güvenlik Komisyonu gibi birimlerce yapılan ve özellikle çocukların cep telefonu kullanımlarının kısıtlanması gerektiğini vurgulayan uyarılar dikkate alınmalıdır. Reklam kampanyalarında özellikle çocukların kullanılmaması gerektiği tüm dünyada bilim insanlarınca kabul edilmiş olduğu halde ülkemizde çocukların reklam kampanyalarında kullanılmaları trajik bir göstergedir. Tüketicinin ilgisini çekmek için REKLAMDA ÇOCUKLAR KULLANILMAMALIDIR.
- Baz istasyonlarının kurulumunda uyulması gereken noktalar ve halk sağlığı konusunda Ulaştırma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, BTK, GNRK ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları (TMMOB, TTB gibi) ile işbirliği yapılmalıdır. İlgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından basın-yayın yolu ile elektromanyetik kirlilik konusunda uluslararası çalışmalara ilişkin halkı bilgilendirecek programlar yapılmalıdır.
- Üniversiteler ve kamu hizmeti veren meslek odaları gibi bağımsız ve tarafsız kuruluşlar gerekli ölçüm ve denetimleri gerçekleştirmek suretiyle halktan gelen şikâyetlere cevap verilebilecek şekilde yapılandırılmalı ve elektromanyetik kirliliğin denetimi konusunda tek yetkili kurum, BTK olmamalıdır.
- Avrupa ülkelerinde olduğu gibi insanların yoğun elektromanyetik dalgalara maruz kalmamaları için baz istasyonlarının üzerine rahatlıkla görülebilecek biçimde tehlike veya güvenlik levhaları konulmalı ve bilgilendirme levhalarının konulması yönetmeliklerle zorunlu hale getirilmelidir.
- Baz istasyonlarının inşa edilmesinde cep telefonu işletmecileri; yerel yönetimlere, yerel çevre ve sağlık otoritelerine kurdukları antenin yükseklik, frekans, güç yoğunluğu ve elektromanyetik alan şiddeti gibi teknik detaylarını içeren ölçüm değerleri tablosu ve güvenlik sertifikası bilgilerini vermekle yükümlü tutulmalıdır. Bu değerin üzerindeki cep telefonlarının ithalatının sınırlandırılarak denetim altına alınması ve kullanılmaması tercih edilmelidir. Ayrıca Tüketicinin korunması veya bilgilendirilmesi için üretici veya ithalatçı firmanın cep telefonları üzerine SAR değerlerinin yazılması zorunlu hale getirilmelidir.
- Trafo merkezleri sınırlı lokal kaynaklar olarak düşünülmeden imalatları esnasında son derece kaliteli oldukları ve standartlara göre imalatlarının yapıldığı denetlenmeli ve bu sağlanmalıdır.
- Ev aletlerinin küçük motorları ve dönüştürücüleri, bu cihazların kablolarından çok daha önemli manyetik alan kaynakları olduğu göz önüne alınarak kullanımında azami dikkat edilmeli ve kullanım süresi kısa tutulmalıdır.
- Elektrik akımından dolayı oluşan; İndüklenen gerilimlerin ortaya çıkmasını engellemenin en basit ve kesin yolu nesnenin/cismin topraklanmasıdır. Manyetik alan oluşturan her aletin topraklı hatta çalıştığına dikkat edilmelidir.
- Yüksek gerilim hattı altında veya yakın yerde bulunan metalik aletler mutlaka topraklandığına dikkat edilmelidir.
- İnsan vücudunda; cilt ile cisimler arasında oluşan mikro kıvılcım, saçların ve vücut tüylerinin titreşmesi, cildin üzerine “üfleniyormuş” duygusu, deri iğnelenme hissi ve nahoş bir his algılanması durumunda elektrik alan etkisinde kalındığına dikkat edilmelidir.
- Yüksek değerde olan alanlardan veya söz konusu alan içinde mevcut bulunan özellikle metal cisimlerden uzak durulmalıdır.
- Elektrik ve manyetik alan üreten kaynakların kontrollü çalıştırılarak daha az alan üretilmesi veya cisimlerde daha az temas akımı oluşturacak şekilde değişiklikler yapılması sağlanmalıdır.
- Temas akımları cisimlerin topraklanmasıyla veya yalıtkan bir madde ile kaplanması ile azaltılmalıdır.
- Düşük frekanslı elektrik alanların etkisini azaltmak için metal perdeler (Faraday Kafesi) yerleştirilmeli ya da ekranlama yapılmalıdır.
- Alan değerlerinden vazgeçilemediği durumlarda elektrik ve manyetik alan üreten kaynakların bulunduğu ortamlara fiziksel giriş önlenmelidir.
- Söz konusu alanlara girenler ve bu alanlarda çalışanlar için uygun elbiseler ve eldivenler gibi kişisel koruyucu donanım sağlanmalıdır.
- Günlük hayatta kullandığımız elektrikli cihazlar ülkemizce kabul edilen standartları taşımalıdır.
- Günlük hayatta kullandığımız elektrikli radyolu saatler, telesekreterler vb cihazların yatak odalarında bulunmamasına dikkat edilmelidir.
- Evlerde ve bürolarda kullanılan bilgisayarlar monitörlerinin arka kısımları yüksek değerde alan oluşturduklarından, söz konusu monitörlerin arkası kullanılmayan alana yönlendirilmeli ve uzak durulmalıdır.
- Yaşam mahallerinde elektrik hatlarının geçtiği duvar ve bölmelerden uzak durulmalıdır.
- SAR değeri 1 W/kg’dan az olan veya sıfıra en yakın telefonları tercih ediniz.
SAR nedir? Elektromanyetik spektrumda 10kHz – 300 GHz frekans aralığında çalışan sistemlere örnek olarak; radyo, televizyon ve telsiz sistemleri, radar sistemleri, uydu haberleşme sistemleri, mikrodalga fırınlar, tıpta ve sanayide RF frekansında çalışan sistemler ve GSM haberleşme sistemleri verilmektedir. Söz konusu sistemlerin yarattığı elektromanyetik radyasyonun canlı doku ile etkileşiminin ölçüsü olarak “özgül soğurma hızı (SAR)” tanımlanmaktadır. SAR dokularda soğurulan ve ısıya dönüşen güçle ilgilidir.
İnsan hayatı için önemli olan bu SAR değerini belirten uyarıcı bir unsurun cihazlar üzerinde olmaması bir soru işaretidir.
KARSİNOJEN-KOKARSÎNOJEN: Kanser oluşmasına yol açan etkenlere “Karsinojen” denilmektedir. Dış çevrede bulunan karsinojenlere “Eksojen karsinojen”, organizmanın içinde oluşan karsinojenlere ise “Endojen karsinojen” denilmektedir. Bugüne kadar yapılan incelemeler şunu göstermiştir; kanserlerin büyük bir bölümü eksojen karsinojenlerden kaynaklanmaktadır. Nitekim insan organizmasında gelişen kanserlerin % 90 kadarı vücudun dış çevre ile temas halinde olduğu deri, akciğer, sindirim kanalı gibi organlarından kaynaklanmaktadır. Bütün karsinojenlerde bazı ortak özellikler bulunmaktadır.
1) Karsinojenlere maruz kalan insanların pek azında kanser gelişmektedir. Karsinojenlere duyarlık bakımından, insanlar arasında bireysel farklılıklar vardır.
2) Karsinojenler beş-otuz yıl gibi bir gecikme döneminden sonra kansere yol açmaktadırlar.
3) Kanser ortaya çıktığında ise karsinojenler vücutta artık bulunmuyorlardır. Dış çevreye bağlı karsinojenleri “Kimyasal maddeler”, “Fiziksel etkenler” ve “Canlı etkenler” olarak sınıflayabiliriz. Aşağıda bu etkenleri ve diğerlerini ayrı başlıklarla incelemekteyiz. Karsinojenler genellikle kendi başlarına fazla etkili değildirler. Bunların bazıları kansere yol açabilmek için, yardımcı etkenlere gereksinim duyarlar. Yardımcı etkenler de dış çevrede ve/veya vücudun içinde bulunabilirler. Dış çevrede bulunan yardımcı etkenler şunlardır:
1-) Bazı virüsler
2-) Kusurlu beslenme; Proteinler, özellikle ‘ Metionin’, Sistin’, ‘Riboflayin’, demir, magnezyum, molibden,selenyum ve iyottan fakir beslenme,
3-)Kokarsinojenler; Kokarsinojenler kanser yapmayacak kadar az miktarları, karsinojenlerin kanser yapmayacak kadar az miktarlarına eklendiğinde, ‘ Eksojen karsinojen’ etkisini yaratan maddeler oluşur. ‘ üreten’, sigara dumanında bulunan ‘ polonyum 210’’, ‘krotan yağı’, ‘ Nikotin’, ‘ Fenol bileşikleri’ ve ‘ Amonyak’ kokarsinojen örneği maddelerdir. Vücut içinde bulunan karsinojenler ise, yani ‘ Endojen karsinojenler’ şunlardır; Kalıtsal ve ailesel etkenler, cinsiyet, hormon dengesizlikleri, yaş ve kansere ortam hazırlayan dokusal bozukluklardır.
İnsanın ve dünyanın manyetik alanı nasıldır?
Dünyanın doğal manyetik alanı vardır ve bu doğal manyetik alan bütün tabiatla uyum halindedir.
Tüm maddeler, kalp, adale, beyin gibi organlar manyetik özelliğe sahiptir. Her mekânda tüm canlıların içindeki ve dışındaki tüm boşluklarda yüksek ya da düşük birer manyetik alan mevcuttur. İnsan vücudunda her hücrenin kendine özgü elektrik devresi mevcuttur. O nedenle insan bir elektronik makine gibidir. Bu manyetik alan, biyoelektrik yüklerin hareketinden meydana gelir. Ve insanı oluşturan maddelerin manyetik alan sinyalleri hem birbiri ile hem de dünyanın manyetik alanı ile uyum halindedir.
Dünyanın manyetik alanı ile insana ait manyetik alan nasıl bir uyuma sahip?
Uzaya gönderilen astronotlarda görülen ve haftalarca sürebilen yorgunluk, adele ağrısı, baş ağrısı ve baş dönmesi gibi sebepler araştırıldığında bu rahatsızlıkların dünyanın manyetik alanı eksikliğinden kaynaklandığı anlaşılmış ve Manyetik Alan Yoksunluğu Sendromu tespit edilmiştir.
Geceleyin dünya manyetik alanı hücresel oksijeni arttırır, uykuyu destekler, iltihaplanmayı azaltır ve acıyı dindirir. Güneş doğduğunda beraberinde getirdiği pozitif manyetik alan hücresel oksijeni azaltır, uyanıklığı destekler, biyolojik iyileşmeye engel olur ve acıyı arttırır.
Kafamızın merkezde bulunan hormonları, enzimleri ve bağışıklık fonksiyonlarını yöneten pineal bezi manyetik kristallerden oluşan bir manyetik organdır. Manyetik enerjiye çok duyarlı olup ona has bir madde olan melatonin hormonu, geceleyin ortaya çıkar.
Dünyanın manyetik alanı tüm tabiatla uyum içindedir. Ancak, özellikle 2. Dünya savaşından sonra radarların tespiti ile dünyanın her tarafında gittikçe artan bir şekilde kullanılan radyasyon dünyanın doğal elektromanyetik yapısına zarar vermiş ve insan ve çevre sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eder hale gelmiştir.
Özellikle okullar, kreşler, hastahane, evlerimizin çok yakınında baz istasyonlarının bulunmaması gerekirken yukarıdaki resimlerde gördüğünüz gibi evlerimizin çatılarında , camilerin minarelerinde, okul ..vb yakınlarda baz istasyonları bulunmaktadır.
Halktan gelen tepki üzerine bu defa baz istasyonları kamuflajlı bir şekilde heykel, ağaç gibi halkın hoşuna gidebilecek şekilde dekoratif olarak yaşam alanına sokulmaktadır.
Aşağıda kamuflajlı baz istasyonlarından örnekler görülmektedir.
İnsanın temel yaşam felsefesi, yaşam süresini arttırabilmek için kendisine zarar veren her türlü zararlı etkenden (Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif ) uzak durmasıdır. Genlerimiz üzerine çalışan bilim adamları DNA’nın ölümsüz olduğu belirtmektedirler. Bilimsel ve teknik gelişmelerin insan yaşamına ucuz, kaliteli, verimli ve risk unsuru içermeden sunulması, insani ve temel bir sorumluluktur.
Cep telefonu - kanser ilişkisi , DNA yı nasıl etkilediğ, Mutasyona neden olduğu konusunda bazı videolar;
İnsanın temel yaşam felsefesi, yaşam süresini arttırabilmek için kendisine zarar veren her türlü zararlı etkenden (Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif ) uzak durmasıdır. Genlerimiz üzerine çalışan bilim adamları DNA’nın ölümsüz olduğu belirtmektedirler.
İnsanın temel yaşam felsefesi, yaşam süresini arttırabilmek için kendisine zarar veren her türlü zararlı etkenden (Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif ) uzak durmasıdır. Genlerimiz üzerine çalışan bilim adamları DNA’nın ölümsüz olduğu belirtmektedirler. Bilimsel ve teknik gelişmelerin insan yaşamına ucuz, kaliteli, verimli ve risk unsuru içermeden sunulması, insani ve temel bir sorumluluktur.
“Benim çocuğum cep telefonunu benden iyi kullanıyor.”
Çevrenizde minicik çocukların ellerinde cep telefonu olduğunu görmüşsünüzdür. Anne ve babaya karmaşık gelen yeni model cep telefonunu evin küçük bireyi büyük bir ustalıkla kullanmaktadır. Anne ve babalar hayranlıkla çocuklarının cep telefonu kullanmasını izlerken büyük bir gururla
“Zamane çocukları bir harika. O karmaşık aleti nasıl da büyük bir ustalıkla kullanıyor, ben bile hala kullanmayı beceremezken…’. diyorlar.
Başka bir anne ise ”Benim çocuğum daha ilkokula bile gitmiyordu. Bir bilseniz, okuma yazma bile bilmiyorken kısa zamanda o minik elleriyle nasıl da cep telefonunu kullanmaya başladı.”
Diğer anne hiç altta kalır mı? ”O da bir şey mi? Benim çocuğum daha 10 aylıkken eline cep telefonunu alır, sanki karşısında biri varmış gibi kulağına götürürdü. Ben iş yaparken eline cep telefonunu verirdim. Cep telefonundaki oyunları oynar, oyalanır ben de rahatlıkla evin işini yapabilirdim.”
Hatta sohbet esnasında bebeği ağlayan arkadaşına bilgiç bir eda ile tavsiyede bile bulunur ”Oğlum bebekken ağladığında kulağına cep telefonu dayar, müzik dinletirdim. Müziği dinleyince bebeğim ninni dinler gibi nasıl da sakinleşir, mışıl mışıl uyurdu bir bilsen. Hemen sen de…….müziği dinlet. Bak uzmanlar söyledi. Bu müzik bebeğin zekasını artırırmış. Bak abla sözü dinle, büyüklerinin tecrübelerinden yararlan….’
Bu diyaloglar size tanıdık geldi mi? Yukarıdaki diyaloğu sakın ola ki farazi bir diyalog sanmayın, Tamamı ile gerçek diyaloglardan seçilmiştir. Maalesef günümüzde ebeveynler adeta kendi çocuklarının cep telefonu kullanma konusundaki becerileri ile yarışmaktadırlar. Şüphesiz bir anne- baba için çocukları hayatta en değerli varlıklarıdır. Hiçbir anne-baba çocuğuna bilerek zarar vermez. Bu nedenle 7-8 Ekim tarihlerinde Elektrik Mühendisleri Odası, İstanbul Barosu ve Tabipler Birliğinin ortaklaşa düzenlediği ‘Elektromanyetik Alanlar ve etkileri sempozyumu’ na katılan başta ABD Ulusal Bilimler Akademisi’nde toksikoloji ve çevreci araştırmalar kurulunun kurucu direktörü Devra Lee Davis olmak üzere, ülkemizdeki değerli bilim adamlarının yapmış oldukları bilimsel çalışmaların ışığında paylaştıkları bilgiler, bütün insanlığın nasıl bir tehdit altında olduğu konusunda insanları tekrar tekrar aydınlatmanın bir insanlık görevi olduğunu göstermiştir. Bu nedenle Elektromanyetik Alanların insan ve çevreyi nasıl etkilediği konusunda derlediğimiz kapsamlı bir çalışmayı okuyacaksınız.
- Evimizde, işyerimizde kısaca günlük hayatımızda kullandığımız teknoloji harikaları olarak gördüğümüz, hayatımızı kolaylaştıran cep telefonları, mikrodalga fırınlar, saç kurutma makineleri, bilgisayar, tıraş makinesi, televizyon…..vb, yüksek gerilim hatlarının sağlığınızı tehdit ettiğini biliyor musunuz….?
- Özellikle çocuklarda ve gençlerde beyin gelişimine zarar verdiği, çocuklarda beyin kanserinin (glimoa) büyük bir hızla arttığını, baş ağrısı, alerji, uykusuzluk, yorgunluk…vb sebep olduğunu , 10 yıl ve daha fazla süre cep telefonu kullananlarda glioma( beyin tümörü) riskinin arttığını, biliyor musunuz….?
- Anne adayı hamile kadınların cep telefonu ile konuştuğunda;
bebeğin en güvenli olması gereken daha anne karnında bile nasıl bir tehlike içinde olduğunu, düşük tehlikesi riskinde olduğunu biliyor musunuz…….? - Hamilelerin cep telefonu kullandığında embriyonun gelişmesine ve beyin hücrelerinin gelişimine zarar verme riski olabileceğini ,
- Sperm sayı ve kalitesinden bozulma, hatta DNA’da hasar oluşturabileceğini, bu duruma bir önlem alınmadığı takdirde; erkeklerin hamile bırakma yeteneğinin kaybolacağını ve erkek neslinin azalacağını biliyor musunuz…?
Teknolojik aletler her geçen gün yaşamımıza biraz daha fazla girmektedirler. Alarmlı saatler, cep telefonları, telsiz telefon sistemleri, ev ve ofislerimizde kullandığımız bilgisayarlar, mikrodalga fırınlar, çanak antenler, televizyon ve radyolar, evde ve işyerlerinde kullandığımız elektrikli cihazlar artık modern yaşamımızın nerede ise ayrılmaz birer parçası oldu. Birçok alanda kullandığımız bu teknolojik aletler, yaşam standardımızı yükseltirken diğer yandan yaydıkları elektromanyetik enerji ile birçok kısa ve uzun dönem etkileri görülebilecek risk olasılıklarını da beraberinde getirmektedirler. Teknoloji yaşamımızı kolaylaştırırken, sağlığımızı da tehdit etmektedir. Eğer bu aletlerden vazgeçemiyorsanız, sağlığınıza olası etkileri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışarak ve kullanımınızı sınırlayarak en azından kendinizi ve çocuklarınızı koruyabilirsiniz.
Günümüzde teknolojinin gelişimiyle elektromanyetik dalga, elektromanyetik alan gibi kavramlarla artık hayatın her alanında daha fazla karşı karşıya gelmekteyiz. Günlük yaşantımızda ne kadar sık ve uzun süreli kullandığımızın farkına bile varmadığımız elektronik cihazlar elektromanyetik alan (EMA) yaratmaktadır. Elektronik cihazlardan üretilen elektromanyetik dalgaların gücü ister yüksek, ister düşük olsun, insan vücudunda etkili olmaktadır. Elektromanyetik dalgalar (EMD) vücuttaki dokulara;
1) Isıtarak ve /ya da
2) kimyasal değişimlere yol açarak zarar verirler.
Yüksek güçlü EMD ısıya bağlı zarar verirken, düşük watt’lı EMD’nin uzun süre alınmasıyla dokularda kimyasal değişmeler nedeniyle zararlı etkileri ortaya çıkar.
Elektrik enerjisi, hayatımızı sürdürebilmemiz için 20. yüzyıla göre artık daha fazla önceliğe sahiptir. Daha fazla elektrik tükettiğimiz için şebekede daha yüksek manyetik alanlar oluşmaktadır. Bundan 10 yıl önce olmayan 3G, wireless, GPS ve Bluetooth‘u her geçen gün daha fazla kullandığımız için daha fazla manyetik alana maruz kalıyoruz. Bugün üzerinde çalışılan konulardan biri de radyo dalgalarının ve cep telefonlarının kullanım frekanslarının yükseltilmesi ve adeta mikro dalga özelliği göstermesidir. Halk sağlığı açısından baktığımızda, bu manyetik alanların etkileri artık hissedilmeye başlamıştır. Ancak, halkın bu tipteki dalgalar hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması bilim adamları arasında endişe ve tedirginliğe sebep olmaktadır. Önümüzdeki yıllarda ise bu etkilerin endişe verici boyutlara ulaşacağı ön görülmektedir.
Evimizde bulunan görünmez tehlike nedir?
Manyetik alanları oldukça büyük olan tüplü televizyonlar, mikrodalga fırınlar gibi yüksek gerilimle çalışan cihazların yakınında bulunmak, insan sağlığı açısından tehlike oluşturmaktadır. Bu nedenle, bu cihazlardan uzakta bulunmak manyetik alanların etkisinden kurtulmak için yeterli korunmayı sağlar.
Tablo 1: Sürekli kullanılan bazı cihazlardan yayılan Elektrik ve Manyetik Alan değerleri
Elektrik Alan Değerleri (V/m) |
Manyetik Alan Değerleri (µT) |
Tıraş Makinası Bilgisayar monitörü Ekmeka Makinası 40 Televizyon (tüplü) 60 Müzik 90 Buzdolabı 90 90.000vol tat (30m mesafede) 100 400.000 volt hat (100 m mesafede) 200 Elektrikli battaniye 250 |
Buzdolabı 0,30 (3 mG) Ekmek Kızartma Makinası 0,80 (8 mG) Müzik Seti 1,00 (10 mG) 90.000 volt hat (30 m mesafede) 1,00 (10 mG) 400.000 volt hat (100 m mesafede) 1,20 (12 mG) Bilgisayar monitörü 1,40 (14 mG) Televizyon (tüplü) 2,00 (20 mG) Elektrikli battaniye 3,60 (36 mG) Tıraş Makinası 500 (5 mG) |
Manyetik alanın kısa ve uzun vadedeki etkilerini biliyor musunuz?
Tablo 2: Manyetik alanların kısa ve uzun vadedeki etkileri
Kısa vadede etkiler |
Uzun vadede etkiler |
•Stres, •Görüş alanın daralması, •Kulak bölgesinde ısınma, •Kalp pilinin bozulma riski, •Kulak çınlaması, •Yorgunluk hissi, •Konsantrasyon bozulması, •Baş ağrıları, •İşitmede geçici aksaklılar, •Seslere karşı hassasiyet •Sersemleme •Uyku bozukluğu •Ciltte yanma ve batma hissi, acı, alerji, •Göz yanması •Denge kaybı •Depresyon eğiliminde artış •Gece uykusuzlukları |
•Genetik yapının bozulması,(DNA Üzerinde Hasar) Elektromanyetik alanlara maruz kalmak belirli hücre tiplerinde gen, DNA ve kromozomlar üzerinde hasara yol açabilir. •Bağışıklık sisteminin zayıflaması •Beyin hücrelerinde ölüm ve beyin tümörü, Beyin tümörü ve akustik nöromaya (duyma sinirlerinde tümör) sebep olabilir. Beyin tümörü riskinin 5 kat artması bilimsel bir araştırmanın sonucudur. Cep telefonu kullanımında; kulakta ve beynin telefonun olduğu bölgesinde yoğunlukta olmak üzere ısı artışına sebep olmaktadır. Bu ısı artışı hücre yapısında etkileşime sebep olur. •Beyaz kan hücresi kanseri (lösemi ) •Kan beyin bariyerinin zedelenmesi Beyin hücrelerinin ölümüne yol açar ve kan ile beyin arasındaki koruyucu duvara zarar vererek beyni dışarıdan gelen zararlı etkilere açık hale getirir. •Çocuklarda kanser Çocuklar daha çok etkilenir. Bir yetişkine göre, rahatsızlanma olasılıkları daha yüksektir. •Alzheimer hastalığı ve meme kanseri •Kalp rahatsızlıkları •Hafıza zayıflaması •Kalıcı işitme bozuklukları •Embriyo gelişiminin zarar görmesi •Düşük riskinin artması •Kırmızı Kan hücrelerinin bozulması •Sperm sayısı ve kalitesinde azalma |
Cep telefonu kullanımının olası etkileri kişiden kişiye değişebileceği gibi, elektromanyetik alanın frekansı, şiddeti, uzaklığı, maruz kalma süresi, vücudun elektriksel özellikleri gibi değişkenlere bağlıdır. Aynı zamanda bir yetişkine oranla bir çocuk çok daha fazla etkilenecektir.
Elektromanyetik alanlara maruz kalmanın DNA ve kromozomlar üzerinde hasara yol açabileceği yönünde 1995 yılında Lai ve Singh’in fare beyni üzerinde yaptığı çalışma ile bunun kanıtlanmasının ardından, pek çok araştırmacı daha bu konu üzerinde çalıştı. Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen “Reflex Projesi” bu araştırmalardan en kapsamlı olanıdır. REFLEX Projesi, insan hücrelerinin belirli sürelerde 0,3 ila 2,0 Watt/kg’lık elektromanyetik dalga şiddetine maruz bırakılması ve daha sonra bu hücrelerin genetik yapılarının aldığı zararın modern moleküler biyolojik metotlarla araştırılması yoluyla gerçekleşmiştir. Bu yoğunluk ortalama bir cep telefonunkiyle aynı şiddettedir.
DNA Zincirinde Kırılmalar
Reflex Projesinin sonuçlarına göre cep telefonları çeşitli insan hücre tipi hücrelerinde doğrudan kanser yapma potansiyeline sahip çiftli ya da tekli DNA zinciri kırılma olayına yol açmakla kalmıyor. DNA molekülünü taşıyan kromozomlarda bozulmalara ve kanser oluşumuna yol açtığı bilinen bazı genlerin aktivitelerinde de değişikliğe yol açabiliyor ve kanser oluşumunun başlangıcı sayılan kontrolsüz hücre bölünmelerini hızlandırıyor.
3G ile Artacak Olan Tehlike
Bu araştırma özellikle cep telefonu ile yaşamımıza giren 3G teknolojisine de değinilmiştir. Reflex araştırmasının proje başkanlığı yapmış olan Prof. Franz Adlkofer Ekim 2007’de yaptığı basınç açıklamasında DNA üzerinde UMTS’nin (yani 3G) ikinci nesil teknolojiye göre 10 kat daha etkili olduğu ve kansere sebep olma ihtimalinin yüksek olduğunu bildirmiştir.
http://www.indigodergisi.com/58/3G_modem_VINN.jpg" >
Vücudun düzenleyici mekanizmaları bir noktaya kadar bu negatif etkiyi etkisiz hale getirebilir ama günlük dozun aşılması ve uzun süreli kullanımda oluşacak hasar kalıcı olacaktır. Örneğin cep telefonlarının genetik şifre üzerindeki etkileri son derece kalıcıdır. Çünkü bu bozulma üreme hücrelerinde gerçekleşir ise (erkekte testis, kadında yumurtalık) genetik bozulmalar (DNA’daki) sonraki nesillere de geçebilecektir. Ancak zarar makul boyutta ise, genetik yapı kendi kendini onaran bir mekanizma olduğu için tamir edilebilir.
http://www.indigodergisi.com/58/cep_telefonu_manyetik_etkiler_saglik.jpg" >Günde 1 Saat Risk
Günlük 2 saatlik cep telefonu konuşması beyin hücrelerine zarar verebilir. Bazı bilim adamları günde 1 saatlik bir konuşmanın uzun vadede ciddi bir risk oluşturduğu görüşünde.
Elektrik Alanı nedir?
Elektrik alanı, bir elektrik yükünün başka bir elektrik yükü üzerinde yarattığı çekme veya itme kuvveti etkisini ifade eder. Elektrik alanını meydana getiren şey, elektrik yüklerinin varlığıdır. Bundan dolayıdır ki, elektrik şebekesine bağlı bir lamba, içinden akım geçip yanıyor olmasa bile bir elektrik alanı yaratır. Bir cihazın beslenme gerilimi yükseldikçe, bunun sonucu olarak ortaya çıkan elektrik alanı da yükselir. Elektrik alan şiddetinin birimi metre başına volt (V/m) olarak ifade edilir. Elektrik alan şiddeti kaynaktan uzaklaştıkça hızla azalır. Elektrik alanı için dikkate değer bir nokta, az da olsa yalıtkan nitelikli küçük bir engelin bile (bina, ağaç vb.) elektrik alanını engelliyor olmasıdır.
Manyetik Alan nedir?
Manyetik alan, elektrik yükleri yer değiştirdiğinde, yani bir elektrik akımı sirkülâsyonu olduğunda ortaya çıkar. Lamba yandığında, elektrik alanının yanı sıra, akımın besleme kablosundan lambaya geçişinden kaynaklanan bir manyetik alan da söz konusudur. Manyetik alanda, manyetik akım yoğunluğu birimi tesla (T) uluslararası birim olarak kullanılır. Çoğunlukla mikrotesla olarak ifade edilir. Manyetik alan ölçü birimi olarak Gauss (G) birimi de kullanılmaktadır. Akım ne kadar yüksekse, bunun bir sonucu olan manyetik alan da o kadar yüksek olur. Elektrik alanında olduğu gibi, manyetik alan şiddeti de mesafe ile hızla azalır. Buna karşın, manyetik alan, elektrik alanında olduğu gibi engel teşkil eden nesnelerce neredeyse hiç engellenmez.
Elektromanyetik alanlar (EMA), elektrik ve manyetik alanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Burada, elektrik dalgası ve manyetik dalga ışık hızında birlikte yer değiştirirler. Elektromanyetik alanların belirgin özelliği frekansları ve dalga uzunluklarıdır. “Frekans”, dalganın bir saniyedeki titreşim (salınım) sayısıdır ve Hertz (Hz) ile ölçülür. Dalga uzunluğu ise bir titreşim sırasında dalganın kat ettiği mesafedir. Frekans yükseldikçe dalga uzunluğu kısalır ve alanda yayılan enerji yükselir.
Elektrik alanı insan bedeninde nasıl hissedilir?
İnsan bedeninin elektriği iletme özelliği bulunmaktadır, dolayısıyla insan bedeni iletkendir. Ayrıca, bir elektrik alanına maruz kalındığında, elektrik yükleri indüksiyon olgusunu takiben bedenin yüzeyinde birikirler. Elektrik yüklerinin birikmesi, kendini farklı şekillerde gösterir. Temas sırasında cilt ile cisimler arasında mikro-kıvılcımlar görülür. Bu olgular ciltle temas eden cisimlerin iletken olduklarını gösterdikleri gibi, insan tarafından daha fazla algılanabilir niteliktedirler. Saçların ve vücut tüylerinin titreşmesi (=elektriklenmesi) gayet çarpıcı bir şekilde, statik elektriklenme durumunda saçların kafa derisi üzerinde dikleşmesiyle kendini gösterir. Bu karakteristikler elektrik alanının kişiye bağlı olarak az veya çok algılanmasını sağlar. Vücut tüyü/saç miktarının fazlalığından ötürü özellikle erkekler kadınlardan daha duyarlıyken, hayvanlardaki hassasiyet hem kadınlardakinden hem de erkeklerden daha hassastır. Öte yandan, bu olgu, bedenin elektrik alanına nazaran pozisyonuna göre değişiklik gösterir. Kollarımızı yukarı kaldırdığımızda, kollar ve ellerin yüzeyindeki elektrik alanını lokal olarak artırırız. Elektrik alanının lokal olarak artırılmasıyla yıldırımı üzerine çekmek üzere tasarlanan yıldırımlıklarda da noktasal etkiye sahip yukarıda belirtilen olgu kullanılmaktadır.
Elektrik alanının algı eşikleri kişiden kişiye değişir:
10 kV/m altında, çok az sayıda insan ciltlerinin üzerine “üfleniyormuş” gibi hisseder,
10-20 kV/m arasında, kimi insanlar derilerinde iğnelenme hisseder,
20 kV/m itibaren, insanların %5'inden fazlası iğnelenme hissederken bazıları bunu nahoş bir his olarak nitelendirmektedir.
Manyetik alan insan bedeninde nasıl hissedilir?
Elektrik alanının aksine, insan vücudu manyetik alana “duyarlı” değildir. Bununla birlikte, vücut iletken olduğundan manyetik bir alana maruz kalması vücutta akımlara neden olur. Ancak bu akımlar oldukça düşük yoğunluktadır ve genellikle karşılaşılan etki seviyelerinde hissedilmezler bile. Yalnızca yoğun manyetik alanlara maruz kalınması “anlık” bir algıyı beraberinde getirebilir; ancak elektrik alanlarında olduğu gibi algı eşiği kişiden kişiye oldukça değişmektedir.
Manyetik alanın insan sağlığını olumsuz yönde etkilediğini biliyor musunuz?
İnsan vücudunun manyetik alanla olan dengesini bozan etkenlerden birisi de kimyasal kirleticiler, haberleşme frekansları, elektrik güç hatlarından gelen sinyallerle çevrenin kirlenmesidir. Bunlar, canlının elektromanyetik dengesini bozmaktadır, (Widgery, 2002).
Cep telefonu zararları üzerine birçok araştırma yapılmaktadır. Kandaki zararlı proteinlerin ve toksinlerin beyne girmesini engelleyen savunma mekanizmasını devre dışı bırakmaya, yorgunluk, baş ağrısı, deride yanma hissi ortaya çıkarmaya, yüksek tansiyon oluşmasına, baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkatin dağılmasına sebep olduğuna dair bulguları elde edilmiştir (Tutev, 2002).
İngiltere, İsveç ve ABD; EM alanların akut miyeloid lösemi riskini artırdığını rapor etmişlerdir. Günlük yaşamda maruz kalınan Manyetik alanların beyin tümörlerini, özellikle erkeklerde lösemi ve akut miyeloid lösemiyi artırdığı gözlenmiştir. 2mG (iki miliGaus) gibi çok küçük magnetik alanlar lösemi, lenfoma ve yumuşak doku sarkomlarını daha fazla olmak üzere tüm kanser türlerini 1.4 katı artırmaktadır.
Elektrik hatlarında çalışanların beyin kanserine yakalanma oranı 7 kat fazla bulunmuştur. Yapılan deneysel çalışmalar, EM alana maruz kalan deney hayvanlarında her türlü olumsuz etkiyi belirlemiştir. Ayrıca EM alana maruz kalan meslek grupları üzerine yapılan epidemiyolojik çalışmalar, bu gruplarda Lösemi ve beyin kanseri ölümlerinin normal halktan anlamlı biçimde yüksek olduğunu göstermiştir. Kamuoyundan saklanmaya çalışılan olaylardan en canlı gerçek DR. George Carlo dur. Dr. Carlo 1993 yılından başlayarak uzun süre cep telefonlarının zararları üzerine araştırmalar yapmış ve zararlı olmadığını savunmuştur. Ancak; Dr. Carlo 1999 yılında kaleme aldığı bir yazıda uzun süren araştırmaları sonunda bazı sorunlarla karşılaştığının ve bunların mutlak suretle üzerine gidilmesi gerektiğini bildirmiştir. (Türk halkı bu tür açıklamalara aşinadır. Hatırlarsanız, Çernobil faciasında dönemin bakanı Çaylarda radyasyon olmadığını, büyük bir güvenle içilebileceğini TV ekranında çay içerek halkla paylaşmıştı. Ancak, ileriki yıllarda bütün yurdumuzda, özelliklede radyoaktif bulutların yoğun bir şekilde geçtiği bölgelerde görülen kanserdeki artış, artık bu konularda yapılan açıklamaları kendi mantık süzgecinden geçirmemiz gerektiği konusunda tipik bir örnektir….)
Özellikle cep telefonlarının kullandığı frekanstaki EM alanın 1993 yılında Belçikalı bilimciler tarafından P53 geninde hasara yol açtığının gösterilmesi, ayni frekansın (2.45 GHz) farelerde beyin lezyonu oluşturduğu, Washington Üniversitesinde (1995) gösterilmiştir. WHO EMF projesi başkanı M. Repacholi'nin cep telefonu frekansının farelerde lenfomaya neden olduğu bulgusunun yayınlanmasının WTR (Wireless Technology Research) tarafından ret etmiştir.
Bir cep telefonu üretici firması adına araştırma yapan ünlü Biyofizikçi Rose Adey'in araştırma sonuçlarını kabul etmeyen ilgili firmanın kendisiyle bilimsel çalışmaları durdurmasıdır. Bu nedenle Fransa'da son bir yılda her iki cinste de beyin tümörü sayısında 1 artış görülmesi bize sunulan kaynakları sınırsız ve sorumsuz kullanamayacağımıza ilişkin önemli göstergelerden yalnızca birkaçıdır.
Finlandiya ve Türkiye’de Selçuk Üniversitesinin son zamanlarda yaptığı araştırmaların sonucuna göre, cep telefonlarındaki elektromanyetik sinyallerin beyin kan bariyeri ne olumsuz etkileri açıkça görülmüştür.
Beyin kan bariyerinin, zararlı maddeleri veya uyarılmış savunma hücrelerini sızdırması sonucu miyelin tabakasına veya diğer beyin hücrelerine zarar geldiği açık bir gerçektir. Aşağıda Türk Nöro Psikiyatri derneğinin yayınlamış oldu bir makaleyi bulacaksınız. Makalede Cep telefonu sinyallerinin beyin kan bariyerine ve beyin hücrelerine zararı açıkça anlatılmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü 10 yıl süren cep telefonu kullanımı araştırmasını açıkladı. Çalışmaya göre cep telefonuyla günde 30 dakikadan uzun konuşmak beyin kanseri riskini üçte bir artırıyor.
İsveçli bilim adamlarının yaptığı bir araştırmada, cep telefonu kullanan çocuklarda beyin tümörü olasılığının 5 kat arttığını açıkladılar.
Elektromanyetik Alanların Sağlık ve Biyolojik etkileri ; Doku ve hücre sistemleri ile yapılan çalışmalarda düşük şiddette EM alanlara uzun süre maruz kalmanın; biyomoleküllerin (DNA, RNA ve protein) sentezi, hücre bölünmesi, kanser oluşumu, hücre yüzeyine ait özellikler, membrandan kalsiyum giriş-çıkışı ve bağlanması üzerine etkili olduğu gözlenmiştir. Biyokimyasal ve fizyolojik olarak yine hücre ve dokularda; hücresel solunumun azaldığı, hormonların etkilendiği, doku ve hücrelerin hormonal cevabının değiştiği, karbonhidrat, nükleik asit ve protein metabolizmasının değiştiği, yapısal değişiklikler gözlendiği, farklı antijenlere karşı immun cevabın etkilendiği gözlenmiştir
Resimde 15 dakika cep telefonu kullanımı ardından vücut ısısını gösteren bir resim görülmektedir.
Radyofrekans (RF) alanların değişik biyolojik etkilere neden olduğunu gösteren çok sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmalar çeşitli kanser türleri, lösemi ve lenfoma, kan beyin bariyeri geçirgenliğinin artması, beyin sıcaklığının, hücre ve DNA sentezinin artması, üremede azalma, kromozomal bozulmalar, beyin elektriksel aktivitesinin (EEG), kan basıncının artması, davranış bozukluğu, çocuklarda öğrenme güçlüğü gibi pek çok etkinin varlığını göstermektedir. RF alan kaynakları kalp pili kullanıcıları üzerinde de etkili bulunmuştur. RF alanların baş ağrısı ile ilişkisini bulgulayan çalışmalar vardır.
16 yaşın altındaki çocukların WHO’nun tavsiye etmemesine rağmen giderek artan oranda cep telefonu kullanıyor olması ve çocukların yaşamları boyunca yetişkinlerden daha çok RF radyasyona maruz kalacak olmaları gerçeği, RF’ın özellikle hamilelerde ve çocuklarda etkilerine yönelik yeni araştırmalara ivme kazandırma gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
Son yıllarda oldukça yoğun görülen Alzheimer, Parkinson, MS, beyin tümörleri gibi beyin rahatsızlıklarının nedenlerinden birinin EM radyasyon olup olmadığı, 2000'li yılların önemli bilimsel araştırma konularından birini oluşturmaktadır. Çok düşük frekanslı (ELF) elektrik ve manyetik alanların biyolojik etkilerine dair yine çok sayıda çalışma mevcuttur. ELF manyetik alanlar, Ekim 2001’de IARC (International Agency for Research on Cancer-Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı) tarafından 2B sınıfı olası karsinojen ( kanser oluşumuna yol açan etmenler ) olarak tanımlamıştır. Gazi Biyofizik Anabilim Dalı’nın Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile birlikte 9-11 Haziran 2004 tarihlerinde İstanbul’da yaptığı ‘Sensitivity of Children to ElectroMagnetic Fields-Çocukların Elektromanyetik Alanlara Hassasiyeti’ toplantısında ELF manyetik alanların çocuk lösemisini 2 katı artırdığı tüm dünyaya duyurulmuştur. İnsanlarda yapılan laboratuar çalışmalarında ELF EM alanların, kan biyokimyası ve hematolojisinde sapmalara neden olduğu, nöroendokrin sistemde hormon salgılanmasını, sindirim sistemini, kardiyovasküler sistemde kan basıncı ve EKG potansiyellerini etkilediği, sinir sisteminde EEG dalga potansiyelinde değişim oluşturduğu, davranış değişimlerine neden olduğu, deri sıcaklığını etkilediği, fibroblastlarda DNA sentezini artırdığı gözlenmiştir.
Evlerde ELF manyetik alan seviyelerindeki artışla depresyon arasında ilişki bulunmuştur. Yüksek gerilim hattı yakınında yaşayanlarda baş ağrısı, depresyon, halüsinasyon oranını istatistiksel olarak önemli derecede yüksek bulan çalışmalar vardır. ELF EM alanlara maruz bırakılan deney hayvanlarında (maymun, kobay, fare, sıçan ve tavşan) saptanan nötrofil, lenfosit ve lökosit sayılarında azalma, beyinde biyokimyasal ve yapısal değişimler, seratonin ve dopamin seviyelerinde azalma gibi bulgular mevcuttur.
ELF alanlardan en çok etkilenen dokular iletkenlik özelliklerine göre beyin sıvısı ve kan, ikinci derecede etkilenen dokular ise göz sıvısı, tiroid, kas, gastrointestinal sistem, prostat ve testislerdir. ELF Manyetik alan melatonin sentezini yavaşlatarak uyku düzeninin bozulmasına neden olmaktadır. Cep telefonu-beyin tümörü ilişkisini inceleyen INTERPHONE çalışması ise 13 ülkede yapılmış ve 7 yıl sürmüş olup, 10 yıl ve daha fazla süreyle cep telefonu kullanan binlerce hasta incelenmiştir
Çalışmada beyin tümörü oluşumunun, cep telefonu kullanmayanlara göre 1.5 kat arttığı belirlenmiştir. 1000 adet akustik nöroma hastası, 6000 adet glioma ve menenjiyom hastası ve 600 adet kulak altı tükürük bezi hastası çalışılmıştır. Çalışma uzun süreli ve sürekli cep telefonu kullanan, 30-59 yaş aralığında çalışan kesim ile yapılmıştır. Araştırma bölgesi olarak, bu teknolojinin en erken girdiği Kuzey Avrupa'nın geniş kesimleri ile diğer kıtaların kentsel alanları seçildi. INTERPHONE çalışmasına katılan ülkeler; Avustralya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İsrail, İtalya, Japonya, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve İngiltere’dir. Danimarka, Finlandiya, Norveç, İsveç, İngiltere veri analizi yapılmış ve 10 yıl ve daha fazla cep telefonu kullananlarda glioma gibi beyin tümörü riski arttığı ve gliomanın cep telefonu kullanılan kulak civarında gözlendiği açıklanmıştır
Cep telefonlarının çocuklarda beyin delta dalgasını değiştirdiğine dair bulgular mevcuttur. Isı artışına neden olmayacak seviyede (non-termal) radyo frekans radyasyonun deney hayvanlarında davranışta değişimlere neden olduğunu bulgulayan çalışmalar mevcuttur.
International Journal of Cancer’ ın araştırmasına göre Cep Telefonu beyninizi adeta kızartma yapıyor. International Journal of Cancer’in yapmış olduğu bir araştırmaya göre, 10 yıl ve daha fazla süre ile bireylerin düzenli olarak kulaklarında cep telefonu tutarak cep telefonu kullanması durumunda beyin tümörü, Glioma’nın @ artacağı öngörülmektedir. Daha yakın zamanda Radyasyon ve Nükleer Güvenlik kurumu tarafından yapılan bir çalışmada ise; 10 yıl ve daha fazla süre kulağında tutarak cep telefonu kullanan insanlarda beyin tümörü bulunma olasılığının 9 daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın (IARC) son raporunda menengioma (Beynin etrafını saran, onu koruyan ve dura adı verilen zardan kaynaklanan tümörler) olgularının yüzde 95′i, glioma (beyin tümörü) olgularının ise yüzde 90′ının kullanımını takiben ilk 10 yıl içerisinde geliştiği belirtilmiştir. Dünyada tütün dahil olmak üzere, etkisini bu kadar hızlı gösterebilecek bir kanserojen henüz bilinmemektedir. Aşırı kullanım olarak hesap edilen 1640 dakika ve üzeri, 10 yıllık bir sürede, günlük 30 dakika demek olup, günümüz kullanım süreleri ne yazık ki bu sürenin kat kat üzerindedir.”
İnsan sağlığı için tehlikeli denilen zararlı unsurların yıllar sonra dünyaca olumsuz olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz?
•Sigaranın kanserojen etkisi 1960’lı yıllarda ortaya atılmış ancak 1990'lı yıllarda zarar verdiği resmen kabul edilmeye başlanmıştır.
•Asbest denilen sanayi ürününün 1897 yılında zararları dile getirilirken ilk raporlar 1930'lu yıllarda yayınlanmaya başlanmış ve zararlı olduğu ancak 1970’li yılların ortasında kabul edilmiştir.
•Cep telefonu veya araç telefonu kullanımının bugün için kanıtlanmış tek etkisi araç sürerken kaza riskini artırmasıdır. Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda bilimsel verilere tam olarak ulaşılamamış olmakla birlikte konu üzerindeki çalışmaların devam ettiği özellikle unutulmamalıdır. Önceden yok sayılarak sonradan zararlar kabul etmek yerine; Konunun sağlık açısından önemi göz önüne alındığında, tüketiciler ve özellikle çocuklar bu araçlar kullanırken aşırıya kaçmamalı, baz istasyonu ve cep telefonlar standartlara uygun olarak imal edilmeli, baz istasyonlar anten yerleşimleri yaşam alanlar göz önüne alınarak planlanmalı, periyodik kontrolleri yapılmalıdır. Dolayısıyla, her yeni teknolojide olduğu gibi kullanımında dikkatli davranmak, olası zararları gözlemek, bilim ve teknolojiyi kullanarak bu zararlar en aza indirmek için çalışmak en akılcı yol olarak görünmektedir.
Ülkemizde, cep telefonu pazarlayan şirket ve kurulan baz istasyonu sayısındaki artış ve bunların düzensiz olarak her yere konuşlandırılması, denetimsizlik, Elektromanyetik Dalgaların Sağlığa etkileri konusunda yapılan klinik çalışmaları yine Cep telefonu pazarlayan firmalar ya da bu güçlü firmaların finanse ettiği kişi yada kuruluşlar tarafından yapılması bu konudaki araştırmaların güvenirliği konusunda kuşku ve tedirginliği giderek artırmaktadır.
Ünlü Cleveland Kliniği'nde araştırmacılae spermlerin radyo daşgalarından nasıl etkilendiğini gösteren büyüleyici bir analiz ürettiler. 'Cep telefonlarının sperm sayısını düşürüyor' gibi başlıklı yayınlar dünya çapında toplatıldı.
Cep telefonu işletmecilerinin özellikle çocukları kullanarak yaptıkları yoğun reklam kampanyaları ile neredeyse 24 saat boyunca cep telefonu ile konuşulması ve mesajlaşılması teşvik edilmektedir. Daha ileri fonksiyonlu cep telefonu kullanmayan gençlere EZİKlik duygusu verilerek çocuğun bu cep telefonuna sahip olmak için ısrarlı talepte bulunmaları sağlanmaktadır. Gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde cep telefonu adeta statü sembolü haline getirilmek istenilmektedir!
Cleveland kliniği'nden yardım alma gücündeki erkekler genellikle Vittoria Russo veya Kenneth Cole makosenler, designer blue jeanler giyinmiş, deri kemerlerine düzgün BlackBerry, belki başka bir tane daha cep telefonu yada çağımızın cihazlarından biri takılı olarak gelir. Yazın bu telefonları pantolan ceplerinde taşırlar...
Bir zamanlar insanlar giydikleri kıyafetlerle ait olduğu statüyü gösterebiliyorlardı. Ancak, günümüzde üst statüye sahip olan insanların giydikleri markalara daha rahat ulaşılabilmesi, ve çok fazla sayıda insanın bu kıyafetleri giyebilmeleri nedeniyle, günümüzde insanlar ait oldukları statüyü sahip oldukları cep telefonu modelleriyle gösterme ihtiyacını duymuşlardır...
Androloji konusunda dünyanın en önde gelen uzmanlarından olan Ashok Agarwal'in yapmış olduğu sorgulamada, en düşük seviyede sperm sayısına sahip erkekler belirgin olarak cep telefonunu vücutlarında , çoğunlukla ceplerinde taşıyanlardı... ( Şimdi bebek sahibi olmak isteyen insanlar klinikleri aşındırırken, eski zamanlarda erkekler üzerine ceketimi koysam hamile kalıyor diye grurla övünürlerdi...)
Elektromanyetik Dalga yayan diğer cihazlardan daha fazla Cep Telefonu tehlikesinden söz etme nedenimiz, her geçen gün cep telefonuna ilave edilen yeni bir fonksiyonla bireye sunulan cazip eğlence, reklam, güvenlik, pazarlama… vb olanakları yani yaşamın her alanında bireyin kullanımına sokulması ve cep telefonlarının bireyin nerede ise olmazsa olmazı haline getirilmesidir. Cep telefonları adeta 21 yy insanının diğer bir uzvu haline getirilmiştir!
Cep telefonları ve baz istasyonları gibi EM radyasyon ve EM alan oluşturan cihazların etkilerinin toplum sağlığı açısından çok ciddi sağlık riskleri oluşturabileceğini; bu olumsuzlukların ortaya konmasının uzun yıllar alabileceğini, bu nedenle, bugünden önlem alınarak ileride ortaya çıkması olası zararların engellenebileceğini değerlendirmek doğru bir yaklaşım olacaktır.
Elektrik alan ve manyetik alan sadece insanları mı etkiliyor?
Elektromanyetik dalgaların etkileri virüsler, bitkiler, domuzlar, böcekler, kuşlar ve kurbağalarda kas-sinir preparatları üzerinde incelenmiştir. Bu değişik deney hayvanlarından elde edilen bulgular kısa dalgalar ile mikrodalgalar arasındaki frekansa sahip olan elektromanyetik dalgaların biyolojik etkilerinin etki alanı ile doğru orantılı, dalga uzunluğu ile ters orantılı olduğunu göstermiştir.
ABD, Türkiye, Yunanistan, Almanya, İspanya, Portekiz, Hırvatistan, İsviçre, Kanada ve Avustralya gibi onlarca ülkede bal arıları gizemli bir şekilde ortadan kaybolmaktadır. Yapılan ilk araştırmalar arı ölümlerinin ardından cep telefonlarının olabileceğini göstermiştir. Uzmanlar, “Cep telefonlarının ve baz istasyonlarının yaydığı radyasyon arıların navigasyon (yön bulma) yeteneklerini tamamen çökertiyor” açıklamasını yapmışlardır. Arıların teknoloji kullanımının üst seviyelerde olduğu gelişmiş ülkelerde yüksek oranda ölmesi, cep telefonu ihtimalini güçlendirmektedir. Yine Hindistan'da yapılan bir araştırma arıların yok oluşundaki sırrı ortaya çıkarmıştır. Araştırmaya göre arıların ölümüne cep telefonlarının sinyalleri neden olmaktadır. Hindistan' da zooloji profesörü Dr. Sainuden Pattazhy'nin başlattığı araştırma, cep telefonlarının çiçeklerin özünü toplayan işçi arılarının ölümünde etkili olduğunu göstermiştir. Patthazhy'nin yaptığı bu deneyde, bal kovanının yanına yerleştirilen cep telefonunun koloniyi 5- 10 gün içinde dağıttığı ortaya çıkmıştır. Cep telefonunun yaydığı manyetik alan nedeniyle işçi arılarının kovana dönemedikleri gözlemlenmiştir. Arılar, yerin manyetik alanını ve günlük değişimlerini kullanarak, bulundukları konumu tespit etmektedirler.
Göçmen kuşlar, balıklar gibi canlılar da yön bulmada dünyanın manyetik alanını kullanmaktadırlar. Fakat insanların ürettiği yapay alanlar doğal olandan çok çok fazla (örneğin 1000 kat) olduğundan doğal yaşam olumsuz etkilenmektedir.
Yunanistan’da solucanlar üzerinde araştırma yapılmıştır. Bilindiği üzere , solucanların kuyrukları herhangi bir yerden kesildiği zaman solucan yeniden ürer. Ama, radyofrekansa maruz kalan solucanların kuyrukları kesildikten sonra üremedikleri görülmüştür.
Rus bilimadamları, bir sıçanın beyninin hippocampus denilen kısmının artarda radyo frekans elektrosimülasyonuna tutulması sonucunda, beyindeki sinir hücrelerinin kontrolden çıkmasına ve titreme ile kasılmalarının yaşandığı SARA hastalığına neden olduğunu tespit etmişlerdir.
Hayvanlarda kasılmalara ve titremelere neden olan sinyallerin bizim için sorun yaratıp yaratmadığını nasıl anlayacağız?
Moskova’daki bilim adamlarının son yıllarda 5-12 yaş aralığındaki cep telefonu kullanan ve kullanmayan çocukları izlemeye almışlardır.
Araştırma neticesinde, cep telefonu kullananların beyinlerinin çalışma sistematiğinde, çalışma kapasitesi düşüklüğü, artan halsizlik, öğrenme ve davranış bozuklukları anlamına gelen ve işlevsel sorun olarak nitelendirilen bir dizi problem tespit etmişlerdir. Sürekli cep telefonu kullananların beyinlerinin gerektiği kadar iyi çalışmadığı gözlemlenmiştir.
Yunanistandaki bilim adamlarının fareler üzerinde yapmış oldukları çalışmalarda farelerin öğrenme ve öğrendiklerini hatırlama yeteneklerinin kaybolduklarını tespit etmişlerdir.
Anneleri hamileliklerinde cep telefonu radyasyonuna maruz kalmış farelerin beyinlerinde cep telefonu radyasyonuna maruz kalmamış farelerin beyinleri ile kıyaslandığında farklı hücrelerin bulunduğu görülmüştür. Küçük çapta darbeli radyo frekansı radyasyonunun bile beyin hasarlı hastalıklı yavrular oluşmasına neden olmuştur.
Beynin kan-beyin bariyeri denilen bir savunma mekanizması vardır. Beynin etrafında adeta doğal bir koruyucu kalkan gibi işlev görerek beynin içine beyne zarar veren yanlış maddelerin girmesine engel olur. Serbest radikaller , fırsatını bulduklarında kan-beyin bariyerini zayıflatan proteinler üretebilir ve onların kötü hücreleri bulma , onarma ve öldürme yeteneklerini azaltabilirler. Vücut içeriden bir saldıryla karşılaştığında, derhal hücresel savunucularını harekete geçirerek tamirat yaparlar.
Leif Salford, kanserli beyine kemoterapi göndermenin yolunu araştırırken radyo frekans radyasyonunun kan-beyin bariyerini geçip geçmiyeceğini tespit etmek için araştırma yapmıştır. Salford 1980 lerde yapmış olduğu çalışma ile radyo frekansı ile kan-beyin bariyerini aşarak insanların beyninin içine kimyasalları gönderebilmiştir.
O halde burada dikkatle düşünülmesi gereken, mademki radyo frekans radyasyonu beyin bariyerini gevşeterek kimyasalın girmesine neden oluyor, o halde bugün dünyanın dört bir tarafında düzenli olarak cep telefonu kullanan sağlıklı insanların beyinlerinin kan- beyin bariyeri gevşiyerek beyne zararlı her tür toksik maddenin girmesine sebep olamaz mı?
Kan – beyin bariyeri bir kez çatladı mı artık beynin içine o anda vücudumuzun dolaşım sistemindeki herhangi bir madde, alkol, ilaç, toksik kimyasallar, sigara dumanı, dizel duman…vb ne olursa olsun kan aracılığı ile çok daha kolay girebilir.
Vazgeçemiyorsanız Korunun
Elektromanyetik kirlenmeden korunma önerileri ve alınabilecek önlemler;
- Gerekmedikçe cep telefonu kullanmayın veya kısa süreli konuşunuz.
- Cep telefonunu kullanmadığınız sürece kapalı tutunuz.
- Açıkken üzerinizde bulundurmamaya ve kendinizden en uzak mesafede tutmaya özen gösteriniz. Tercihen 1 m mesafeden kulaklıkla konuşunuz.
- Kalp üstünde, bel ve göğüste bulundurmayınız. Günlük konuşma sürenizin 10 dakikayı geçmemesine dikkat ediniz.
- Cep telefonlarını sohbet amaçlı kullanmayınız, kullanmadığınız sürede mümkünse kapalı tutunuz. Kalp üzerinde, göğüste açıkken taşımamaya dikkat ediniz. Kalp pili kullanıcılarının telefonu üzerlerinde taşıması önerilmemektedir.
- Çocukların ve yaşlıların zorunlu olmadıkça cep telefonu kullanmamalarına özen gösteriniz.
- Bebek odaları, yatak odaları ve çocukların yakınında cep telefonu bulundurmamalıdır. Cep telefonu kullanırken kesinlikle kablolu kulaklık kullanınız. Açık durumda iken vücudunuzdan mümkün olduğunca uzakta taşımaya özen gösteriniz. SAR değeri 1 W/kg’dan az olan veya sıfıra en yakın telefonları tercih ediniz.
- Çocuklarda ve gençlerde sinir sistemi ve beynin gelişimine devam ediyor olması dolayısıyla, yetişkinlerden daha çok risk altında olduğu bir gerçektir. Bu nedenle 16 yaş altındaki çocukların cep telefonu kullanmamaları, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilmektedir.
- Hamilelerin cep telefonu kullanması önerilmemektedir
- Cep telefonuyla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih etmek, cep telefonunu çekim gücünün zayıf olduğu yerlerde değil güçlü olduğu yerlerde kullanmak maruz kalınan EM alan seviyesi düşürülebilir.
- Kablolu kulaklık olmadığı durumlarda telefonu açıp sonra kulağa götürülmelidir. Mümkünse hands free (hoparlör) özelliği kullanılmalıdır. Kulağa götürülmesi durumunda telefonu birkaç cm uzakta konuşulmalıdır.
- Elektrikli aletleri kendinizden mümkün olduğunca uzakta çalıştırmaya özen gösteriniz.
- Diz üstü bilgisayarlar (LCD ekran) şarjlı kullanıldığında düşük elektromanyetik alana sahiptir.
- Saç kurutma makinasının manyetik alanı yüksektir bu nedenle, sürekli kullanmak yerine aralıklarla kısa süreli kullanınız. Uyku düzeninizin bozulmaması için yatarken kullanmamayı tercih ediniz.
- Evinizdeki ve işyerinizdeki elektrik ve manyetik alanları ölçtürünüz.
- Mikrodalga fırın çalışırken en az 1 m’ den uzakta durunuz. Gerekmedikçe kullanmayınız.
- Fotokopi makinelerinden (yüksek manyetik alan) en az 50 cm uzakta durunuz.
- Elektrikli tıraş makinesini şarjlı kullanmayı tercih ediniz.
- TV ekranlarından (ön ve arkasından) en az 2 m uzakta bulununuz.
- Kullanmadığınız elektrikli aletleri ya kapalı tutunuz ya da fişten çıkarınız. Cihazlar "Stand by" konumunda kaldığı sürece elektromanyetik kirlilik yaratacaktır.
- Düşük radyasyonlu LED, LCD veya plazma bilgisayar ekranlarını kullanmaya özen gösteriniz. Bilgisayar ekranı ile klavye arasına 1 m. mesafe koymaya çalışınız, ekran filtresi kullanınız.
- Ekonomi (halojen ve floresan) lambaları okuma lambası olarak kullanmamaya özen gösteriniz.
- Uykuda vücut kendini onaran, yenileyen melatonin hormonu salgılar. EMD’nın olduğu bir ortamda bu hormonun salgılanması sağlıklı olmaz. Dolayısı ile vücudun kendi kendini iyileştirme, yenileme, onarma fonksiyonu işlev göremez.
- Dinlendirici bir uykuya geçmek için yatak odasında TV ve bilgisayar bulundurmayınız veya bu cihazların tamamen kapalı konumda olmasını sağlayınız. Unutmayınız cihazlar stand by durumunda iken de EMD yayarlar.
- Elektrikle çalışan radyolu çalar saatleri başucunuzdan mümkün olduğunca uzakta tutunuz, mümkünse pille çalışanlarını tercih ediniz.
- Elektrikli battaniye kullanmayın ya da yatmadan önce battaniyeyi ısıtıp, sonra fişten çekerek kullanınız.
- Yatak odasında başucunuzdaki duvarla komşunuzda bir elektronik aletin bitişik durmamasını sağlamaya çalışınız. Tüm VDU'lerin (TV, bilgisayar) arkalarında ElektroManyetik (EM) alan daha büyüktür. Komşunuzda bu aletlerin nereye yerleştiğine dikkat etmeye çalışınız.
- Yatağınızı EM alanlardan mümkün olduğunca uzağa yerleştiriniz. Özellikle başucunuzun, herhangi bir elektromanyetik alan kaynağına uzak olmasına özen gösteriniz. Elektrikli cihazları prizden çekiniz, cep telefonunu kapatınız, zorunlu hallerde ise en az 1 metre uzakta tutunuz.
- Bebek odası dinleme cihazların (baby phone) kullanılması önerilmemektedir. Kullanılması zorunlu olduğu hallerde bebek yatağından uzakta tutulmalıdır.
- Evde kablolu ev telefonu, dışarıda kablolu iş telefonu ve ankesörlü telefon kullanmaya özen gösteriniz.
- Kablosuz telefonlar da cep telefonu frekanslarında çalışmaktadır. Kablosuz telefonlar yerine klasik kablolu telefonları tercih ediniz. Kablosuz telefonu sohbet amaçlı kullanmayınız.
- İnternet bağlantısı için kablolu modem kullanınız. Bilgisayarda çalışırken bir antene çok yakın mesafede saatlerce oturuyorsunuz ve radyo frekans (RF) alanlara maruz kalıyorsunuz demektir. Bunu azaltmak ve önlemek için kablosuz teknolojilerini mümkün olduğunca kullanmamalıdır. WiFi (kablosuz erişim) özelliği olan dizüstü bilgisayar kullandığınızda ve açık tutulduğunda cihazınız bir anten görevi görür ve etrafınızdaki tüm RF dalgaları toplar. Kablosuz interneti kullanmadığınızda bilgisayarın WiFi özelliğini kapatınız.
- Restoran, otel, tatil sitesi gibi yerlerde kablosuz internet erişimi olmayanları tercih ediniz.
- Küçük çocukların ve gençlerin kablosuz telefon ve cep telefonu kullanımı mümkün olduğunca kısıtlanmalı ve telefon şirketlerinin onlara yönelik pazarlama yapmalarının önüne geçilmelidir.
-
Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Elektromanyetik Güvenlik Komisyonu gibi birimlerce yapılan ve özellikle çocukların cep telefonu kullanımlarının kısıtlanması gerektiğini vurgulayan uyarılar dikkate alınmalıdır. Reklam kampanyalarında özellikle çocukların kullanılmaması gerektiği tüm dünyada bilim insanlarınca kabul edilmiş olduğu halde ülkemizde çocukların reklam kampanyalarında kullanılmaları trajik bir göstergedir. Tüketicinin ilgisini çekmek için REKLAMDA ÇOCUKLAR KULLANILMAMALIDIR.
- Baz istasyonlarının kurulumunda uyulması gereken noktalar ve halk sağlığı konusunda Ulaştırma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, BTK, GNRK ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları (TMMOB, TTB gibi) ile işbirliği yapılmalıdır. İlgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından basın-yayın yolu ile elektromanyetik kirlilik konusunda uluslararası çalışmalara ilişkin halkı bilgilendirecek programlar yapılmalıdır.
- Üniversiteler ve kamu hizmeti veren meslek odaları gibi bağımsız ve tarafsız kuruluşlar gerekli ölçüm ve denetimleri gerçekleştirmek suretiyle halktan gelen şikâyetlere cevap verilebilecek şekilde yapılandırılmalı ve elektromanyetik kirliliğin denetimi konusunda tek yetkili kurum, BTK olmamalıdır.
- Avrupa ülkelerinde olduğu gibi insanların yoğun elektromanyetik dalgalara maruz kalmamaları için baz istasyonlarının üzerine rahatlıkla görülebilecek biçimde tehlike veya güvenlik levhaları konulmalı ve bilgilendirme levhalarının konulması yönetmeliklerle zorunlu hale getirilmelidir.
- Baz istasyonlarının inşa edilmesinde cep telefonu işletmecileri; yerel yönetimlere, yerel çevre ve sağlık otoritelerine kurdukları antenin yükseklik, frekans, güç yoğunluğu ve elektromanyetik alan şiddeti gibi teknik detaylarını içeren ölçüm değerleri tablosu ve güvenlik sertifikası bilgilerini vermekle yükümlü tutulmalıdır. Bu değerin üzerindeki cep telefonlarının ithalatının sınırlandırılarak denetim altına alınması ve kullanılmaması tercih edilmelidir. Ayrıca Tüketicinin korunması veya bilgilendirilmesi için üretici veya ithalatçı firmanın cep telefonları üzerine SAR değerlerinin yazılması zorunlu hale getirilmelidir.
- Trafo merkezleri sınırlı lokal kaynaklar olarak düşünülmeden imalatları esnasında son derece kaliteli oldukları ve standartlara göre imalatlarının yapıldığı denetlenmeli ve bu sağlanmalıdır.
- Ev aletlerinin küçük motorları ve dönüştürücüleri, bu cihazların kablolarından çok daha önemli manyetik alan kaynakları olduğu göz önüne alınarak kullanımında azami dikkat edilmeli ve kullanım süresi kısa tutulmalıdır.
- Elektrik akımından dolayı oluşan; İndüklenen gerilimlerin ortaya çıkmasını engellemenin en basit ve kesin yolu nesnenin/cismin topraklanmasıdır. Manyetik alan oluşturan her aletin topraklı hatta çalıştığına dikkat edilmelidir.
- Yüksek gerilim hattı altında veya yakın yerde bulunan metalik aletler mutlaka topraklandığına dikkat edilmelidir.
- İnsan vücudunda; cilt ile cisimler arasında oluşan mikro kıvılcım, saçların ve vücut tüylerinin titreşmesi, cildin üzerine “üfleniyormuş” duygusu, deri iğnelenme hissi ve nahoş bir his algılanması durumunda elektrik alan etkisinde kalındığına dikkat edilmelidir.
- Yüksek değerde olan alanlardan veya söz konusu alan içinde mevcut bulunan özellikle metal cisimlerden uzak durulmalıdır.
- Elektrik ve manyetik alan üreten kaynakların kontrollü çalıştırılarak daha az alan üretilmesi veya cisimlerde daha az temas akımı oluşturacak şekilde değişiklikler yapılması sağlanmalıdır.
- Temas akımları cisimlerin topraklanmasıyla veya yalıtkan bir madde ile kaplanması ile azaltılmalıdır.
- Düşük frekanslı elektrik alanların etkisini azaltmak için metal perdeler (Faraday Kafesi) yerleştirilmeli ya da ekranlama yapılmalıdır.
- Alan değerlerinden vazgeçilemediği durumlarda elektrik ve manyetik alan üreten kaynakların bulunduğu ortamlara fiziksel giriş önlenmelidir.
- Söz konusu alanlara girenler ve bu alanlarda çalışanlar için uygun elbiseler ve eldivenler gibi kişisel koruyucu donanım sağlanmalıdır.
- Günlük hayatta kullandığımız elektrikli cihazlar ülkemizce kabul edilen standartları taşımalıdır.
- Günlük hayatta kullandığımız elektrikli radyolu saatler, telesekreterler vb cihazların yatak odalarında bulunmamasına dikkat edilmelidir.
- Evlerde ve bürolarda kullanılan bilgisayarlar monitörlerinin arka kısımları yüksek değerde alan oluşturduklarından, söz konusu monitörlerin arkası kullanılmayan alana yönlendirilmeli ve uzak durulmalıdır.
- Yaşam mahallerinde elektrik hatlarının geçtiği duvar ve bölmelerden uzak durulmalıdır.
- SAR değeri 1 W/kg’dan az olan veya sıfıra en yakın telefonları tercih ediniz.
SAR nedir? Elektromanyetik spektrumda 10kHz – 300 GHz frekans aralığında çalışan sistemlere örnek olarak; radyo, televizyon ve telsiz sistemleri, radar sistemleri, uydu haberleşme sistemleri, mikrodalga fırınlar, tıpta ve sanayide RF frekansında çalışan sistemler ve GSM haberleşme sistemleri verilmektedir. Söz konusu sistemlerin yarattığı elektromanyetik radyasyonun canlı doku ile etkileşiminin ölçüsü olarak “özgül soğurma hızı (SAR)” tanımlanmaktadır. SAR dokularda soğurulan ve ısıya dönüşen güçle ilgilidir.
İnsan hayatı için önemli olan bu SAR değerini belirten uyarıcı bir unsurun cihazlar üzerinde olmaması bir soru işaretidir.
KARSİNOJEN-KOKARSÎNOJEN: Kanser oluşmasına yol açan etkenlere “Karsinojen” denilmektedir. Dış çevrede bulunan karsinojenlere “Eksojen karsinojen”, organizmanın içinde oluşan karsinojenlere ise “Endojen karsinojen” denilmektedir. Bugüne kadar yapılan incelemeler şunu göstermiştir; kanserlerin büyük bir bölümü eksojen karsinojenlerden kaynaklanmaktadır. Nitekim insan organizmasında gelişen kanserlerin % 90 kadarı vücudun dış çevre ile temas halinde olduğu deri, akciğer, sindirim kanalı gibi organlarından kaynaklanmaktadır. Bütün karsinojenlerde bazı ortak özellikler bulunmaktadır.
1) Karsinojenlere maruz kalan insanların pek azında kanser gelişmektedir. Karsinojenlere duyarlık bakımından, insanlar arasında bireysel farklılıklar vardır.
2) Karsinojenler beş-otuz yıl gibi bir gecikme döneminden sonra kansere yol açmaktadırlar.
3) Kanser ortaya çıktığında ise karsinojenler vücutta artık bulunmuyorlardır. Dış çevreye bağlı karsinojenleri “Kimyasal maddeler”, “Fiziksel etkenler” ve “Canlı etkenler” olarak sınıflayabiliriz. Aşağıda bu etkenleri ve diğerlerini ayrı başlıklarla incelemekteyiz. Karsinojenler genellikle kendi başlarına fazla etkili değildirler. Bunların bazıları kansere yol açabilmek için, yardımcı etkenlere gereksinim duyarlar. Yardımcı etkenler de dış çevrede ve/veya vücudun içinde bulunabilirler. Dış çevrede bulunan yardımcı etkenler şunlardır:
1-) Bazı virüsler
2-) Kusurlu beslenme; Proteinler, özellikle ‘ Metionin’, Sistin’, ‘Riboflayin’, demir, magnezyum, molibden,selenyum ve iyottan fakir beslenme,
3-)Kokarsinojenler; Kokarsinojenler kanser yapmayacak kadar az miktarları, karsinojenlerin kanser yapmayacak kadar az miktarlarına eklendiğinde, ‘ Eksojen karsinojen’ etkisini yaratan maddeler oluşur. ‘ üreten’, sigara dumanında bulunan ‘ polonyum 210’’, ‘krotan yağı’, ‘ Nikotin’, ‘ Fenol bileşikleri’ ve ‘ Amonyak’ kokarsinojen örneği maddelerdir. Vücut içinde bulunan karsinojenler ise, yani ‘ Endojen karsinojenler’ şunlardır; Kalıtsal ve ailesel etkenler, cinsiyet, hormon dengesizlikleri, yaş ve kansere ortam hazırlayan dokusal bozukluklardır.
İnsanın ve dünyanın manyetik alanı nasıldır?
Dünyanın doğal manyetik alanı vardır ve bu doğal manyetik alan bütün tabiatla uyum halindedir.
Tüm maddeler, kalp, adale, beyin gibi organlar manyetik özelliğe sahiptir. Her mekânda tüm canlıların içindeki ve dışındaki tüm boşluklarda yüksek ya da düşük birer manyetik alan mevcuttur. İnsan vücudunda her hücrenin kendine özgü elektrik devresi mevcuttur. O nedenle insan bir elektronik makine gibidir. Bu manyetik alan, biyoelektrik yüklerin hareketinden meydana gelir. Ve insanı oluşturan maddelerin manyetik alan sinyalleri hem birbiri ile hem de dünyanın manyetik alanı ile uyum halindedir.
Dünyanın manyetik alanı ile insana ait manyetik alan nasıl bir uyuma sahip?
Uzaya gönderilen astronotlarda görülen ve haftalarca sürebilen yorgunluk, adele ağrısı, baş ağrısı ve baş dönmesi gibi sebepler araştırıldığında bu rahatsızlıkların dünyanın manyetik alanı eksikliğinden kaynaklandığı anlaşılmış ve Manyetik Alan Yoksunluğu Sendromu tespit edilmiştir.
Geceleyin dünya manyetik alanı hücresel oksijeni arttırır, uykuyu destekler, iltihaplanmayı azaltır ve acıyı dindirir. Güneş doğduğunda beraberinde getirdiği pozitif manyetik alan hücresel oksijeni azaltır, uyanıklığı destekler, biyolojik iyileşmeye engel olur ve acıyı arttırır.
Kafamızın merkezde bulunan hormonları, enzimleri ve bağışıklık fonksiyonlarını yöneten pineal bezi manyetik kristallerden oluşan bir manyetik organdır. Manyetik enerjiye çok duyarlı olup ona has bir madde olan melatonin hormonu, geceleyin ortaya çıkar.
Dünyanın manyetik alanı tüm tabiatla uyum içindedir. Ancak, özellikle 2. Dünya savaşından sonra radarların tespiti ile dünyanın her tarafında gittikçe artan bir şekilde kullanılan radyasyon dünyanın doğal elektromanyetik yapısına zarar vermiş ve insan ve çevre sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eder hale gelmiştir.
Özellikle okullar, kreşler, hastahane, evlerimizin çok yakınında baz istasyonlarının bulunmaması gerekirken yukarıdaki resimlerde gördüğünüz gibi evlerimizin çatılarında , camilerin minarelerinde, okul ..vb yakınlarda baz istasyonları bulunmaktadır.
Halktan gelen tepki üzerine bu defa baz istasyonları kamuflajlı bir şekilde heykel, ağaç gibi halkın hoşuna gidebilecek şekilde dekoratif olarak yaşam alanına sokulmaktadır.
Aşağıda kamuflajlı baz istasyonlarından örnekler görülmektedir.
İnsanın temel yaşam felsefesi, yaşam süresini arttırabilmek için kendisine zarar veren her türlü zararlı etkenden (Fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif ) uzak durmasıdır. Genlerimiz üzerine çalışan bilim adamları DNA’nın ölümsüz olduğu belirtmektedirler. Bilimsel ve teknik gelişmelerin insan yaşamına ucuz, kaliteli, verimli ve risk unsuru içermeden sunulması, insani ve temel bir sorumluluktur.
Cep telefonu - kanser ilişkisi , DNA yı nasıl etkilediğ, Mutasyona neden olduğu konusunda bazı videolar;
http://www.youtube.com/watch?v=BL1q1cEH-cg&;feature=colike ( Dr Mehmet Öz ve Devra Davis ) video
http://www.youtube.com/watch?v=QoUrxkfU-Qs&;feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=TmFJqddqfNY&;feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=_Zta3S1m_Qs&;feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=Dj0vvj-pdHo&;feature=related Radyasyonun DNA yı nasıl etkilediği ile ilgili video
http://www.youtube.com/watch?v=nPS2jBq1k48&;feature=related DNA normal şartlarda kendini yeniler
http://www.youtube.com/EncognitiveVids
http://www.youtube.com/watch?v=JLrMS_zs1kE&;feature=related Radyasyonun mutosyona sebep olacağı ile ilgili
http://www.youtube.com/watch?v=hIzR5pQbP78&;feature=related
?v=BL1q1cEH-cg&;feature=colike ( Dr Mehmet Öz ve Devra Davis ) video
http://www.youtube.com/watch?v=QoUrxkfU-Qs&;feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=TmFJqddqfNY&;feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=_Zta3S1m_Qs&;feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=Dj0vvj-pdHo&;feature=related Radyasyonun DNA yı nasıl etkilediği ile ilgili video
http://www.youtube.com/watch?v=nPS2jBq1k48&;feature=related DNA normal şartlarda kendini yeniler
http://www.youtube.com/EncognitiveVids
http://www.youtube.com/watch?v=JLrMS_zs1kE&;feature=related Radyasyonun mutosyona sebep olacağı ile ilgili
http://www.youtube.com/watch?v=hIzR5pQbP78&;feature=related