Migren ve Baş Ağrısı

Baş ağrıları çok çeşitli etkenlere bağlı ve günlük yaşamı zindan edecek kadar problem yaratacak bir sendromlar topluluğudur. Bunlardan insanlığa en çok sıkıntı veren baş ağrısı tipi MİGRENdir. Baş ağrısı şikayeti ile sağlık kuruluşuna başvuran hastaların % 30’unda neden olarak migren mevcuttur. Aslında bir dolaşım bozukluğu vardır. Her baş ağrısı migren değildir. Bir baş ağrısına migren diyebilmek için birçok bulgunun bir arada olması gerekir.

    Bu bulgular, ağrının yarım baş ağrısı şeklinde olması, ağrıyla birlikte bulantı, ışığa, kokulara ve gürültüye duyarlılığın olması, ruhsal durumun hassas olması şeklinde özetlenebilir.

altaltaltalt

  Araştırmalar migren hastalarının büyük çoğunluğunun kadın olduğunu ve erkeklere göre 3 kat daha fazla görüldüğünü göstermiştir. 

%5 oranında çocuklarda da görülebilir. 

 

   Migren ağrısı, % 85 olguda başın tamamını tutar. Klasik bilinen ise başın yarısını tutuğu olgulardır. Ağrı, zonklayıcı niteliktedir ve dayanılmayacak kadar şiddetli olabilir. Ağrının şiddeti ve süresi değişkendir. Ağrı, ışıklı ortamda artarken, uykuda azalır. Bulantı ve kusma sık görülür. Migrende bir kaç aşamadan oluşan ve birbirini izleyen basamaklar gözlenir. Baş ağrısından önce nöbetlerin geleceğini gösteren bir aura dönemi vardır. Bir çikolata yenilmesi, ruhsal stres, gürültü, kokular vs. olayı tetikler. Bu ilk aşamada kişi başında bir ağırlık hisseder. Bazen çökkünlük olur, bazen de kendini çok iyi hissederler. Aura dönemi 2-72 saat sürebilir. Aura döneminde karakteristik olarak ışığa duyarlılık vardır. Gözde şimşek çakması, uçuşan siyah benekler, bulanık lekeler ve kararmalar olur. Ağrı nöbetlerinin öncesinde, beyin sapında ve görme merkezinin bulunduğu oksipital bölgede sinirden zengin damarların daralması, aura sırasındaki görme bozukluklarının nedeni olarak düşünülür.                               

 

Etken faktörler

  Migren, aslında bir beyin veya nörolojik hastalık değil, etkisini beyinde gösteren, damar ve dolaşım sistemi hastalığıdır. Bilinen ya da bilinmeyen bir uyaranın etkisi ile kafa içi damarlarda önce bir daralma, daha sonra da bir genişleme olmaktadır. Melatonin ve serotoninin kan seviyeleri, gün içinde değişiklik gösterir.  Serotonin gündüz artar, gece azalır. Melatonin ise gündüz azalır ve gece artar. Serotonin ve ondan oluşan melatonin düzeyleri azalmaya başlayınca damarlar da genişlemeye başlar. Damar duvarının geçirgenliği de artınca damar dışına çıkan sıvı, sinir uçlarını tahriş ederek ağrı reseptörlerini uyarır. Açlık, yorgunluk, stres, besin intoleransı ve ışık, serotonin düzeylerini azalttığından ağrıya neden olur. Kusma, bağırsak hareketlerini artırarak serotonin düzeylerini yükselttiğinden migren ağrıları azalır.

Migren atakları sırasında sempatik sistem aktive olur. Bulantı, kusma ve ishal bu aktivasyona bağlıdır. Sempatik sistem aktivasyonu sırasında damarlar büzüldüğünden deri rengi solar ve mide boşalması de gecikir.

Migren olgularındaki dolaşım yetersizliğinde su eksikliğinin de rolü vardır. Aşırı içilen çay ve kahve de su kaybına neden olur. İşlenmiş etlerde katkı maddesi olarak kullanılan nitratlar, kırmızı şarap ve peynirin beraber tüketilmesi, soya sosunda bulunan tiraminler, çikolatada bulunan feniletilamin, kafein ve sirke de atağı başlatan faktörler arasında sayılabilir.

Gebelik, adet kanaması, alkol ve bazı idrar sökücüler de migren atağını başlatabilirler. Bu durumlar, magnezyum eksikliğine neden olurlar. Migren atakları sırasında beyinde olması gereken magnezyumun eksik olduğu tespit edilmiştir. Östrojen azalması da migren ataklarında etkindir. Adet kanamaları sırasında östrojen hormonunun azalması migren ataklarını artırmaktadır. Doğum kontrol hapı kullananlarda da ilaç alınmayan boş günlerde östrojenin aniden kesilmesi serotonini azaltarak baş ağrılarına sebep olur.

Metabolik sendrom ve insülin direnci olan kişilerde migren atakları daha sık görülür. Migrenli hastalarda da diyabet ve reaktif hipoglisemi beklenenden fazladır.

Tedavi

Sağlıklı su içmek, asidozu giderme ve detoksifikasyon için çok önemlidir. Yeteri kadar ve kalitede su içildiği zaman migren diye bir durum olmayacaktır. Dolayısı ile su, hem migren olmamasında hem de tedavide faydalıdır. Noni isimli meyve ve suyu, serotonin metabolizması üzerine olumlu etkileri nedeniyle migren atakları önlenmesinde ve tedavisinde kullanılabilir. Zencefil ve zerdaçalın migren ataklarından koruduğu gösterilmiştir. Yüksek dozda omega-3 yağ asitleri ve koenzim Q10 da çok faydalıdır. Omega-3 günde 6000 mg verilmelidir.  CRS ile ölçülen antioksidan kapasite düşük saptanırsa, antioksidanlar ile takviye yapılmalıdır. Unlu gıdaların azaltılması gerekir. Şekerden fakir beslenmek migren ataklarını azaltabilir.

Migrenin başlamasında ana kaynak, bağırsak kirliliği denilebilir. O nedenle tuvalete düzgün çıksalar bile gerekirse bağırsak hareketlerini artırmak ve etkili hale getirmek için fiberler eklenmelidir.

Ozonterapi ve PHYSİOTRON elektromanyetik alan tedavisi de beslenmeyi destekler ve etkinliği artırır.

 

Adresimiz

 Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
 (0216) 411 95 98
  (0530) 605 36 79
Bağdat Caddesi, Selamiçeşme, Fenerbahçe Mah. 160/1 A BLOK PK : 34726 Kadıköy - İstanbul

Hakkımızda

Dr Remedy "SAĞLIĞINIZ BAŞARIMIZDIR" sloganına esas olmak üzere sizler için hazırladığı, size en uygun programı tespit edip bunu uygulayıp toplumu oluşturan ve oluşturacak bireylere daha anne karnından itibaren sağlık bilinci ve sağlık kazandırarak sağlıklı nesiller yetişmesine katkıda bulunmayı planlar..

Sosyal Medya: